Gelecekteki katliamların parası da hazır

"Dünyadaki petrol 30 sene sonra bitecekmiş."

Bu cümleyi ilk işittiğimde ortaokul talebesiydim.

Biz fakir bir ülkeydik, şimdi zengin miyiz Sayılmaz. Orta gelir dedikleri yere kadar geldik. Fakat en alttakilerin durumu fazla değişmedi.

Bitse iyi olur petrol, en azından sırf petrol sebebiyle zengin olanlar bizim seviyemize yaklaşır.

Öyle düşündüm o günlerde. Şimdi de çok uzak değilim oraya.

Fakat neredeyse ikinci 30 sene dolacak, hâlâ bitmedi petrol.

Son okuduğum makalede 2052'de biteceği yazıyor. Demek bir 20-30 sene daha var.

Daha önce birkaç kez yazmışımdır ama kısaca hatırlatayım.

Rahmetli Kral Faysal 1973'teki Yom Kippur savaşından sonra petrol sevkiyatını durdurmuştu.

ABD Faysal'ı petrol kuyularını bombalamakla tehdit etti.

Faysal'ın bu tehdide tarihi cevabı şöyleydi:

"Biz ve atalarımız hurma ve deve sütüyle yaşadık, yine yaşayabiliriz. Ama siz petrolsüz yaşayamazsınız."

Faysal, bu tehdidi Kudüs'ü ve Filistin'i özgürleştirmeye matuf bir aksiyon olarak yapmıştı. Ardından petrol fiyatları hızla arttı.

Ceziretü'l Arab ve etrafındaki ülkeler hızla zenginleşti.

Arapların zenginleşmesi, Filistin davası için faydalı bir şey olabilir miydi

Akla gelebilecek bir ihtimaldi bu. Araplar Filistin'i destekliyordu, daha zengin olurlarsa daha çok desteklerlerdi böylece Filistinliler daha iyi direnirlerdi. Sonunda belki İsrail'le baş edebilirlerdi.

Faysal bir saray darbesiyle cezalandırıldı.

Sarayında yeğeni Faysal bin Musaid tarafından öldürüldü.

Bu cezalandırma bütün Arap şeyhlerine, meliklerine, emirlerine ders oldu.

Mum oldular.

Bir daha asla petrolü ABD'ye, Batı'ya ya da İsrail'e karşı silah olarak kullanmaya teşebbüs etmediler.

Yani petrolden gelen zenginliğin Filistin davasına beş kuruşluk faydası olmadı.

Neye faydası oldu

Şeyhlerin ve çocuklarının, su gibi benzin tüketen cipleriyle çöl yollarında gezip tozmalarına faydası oldu.

Elli kişilik, yüz kişilik maiyetleriyle Akdeniz sahillerinde pahalı tatiller yapmalarına.

Emirler, şeyhler Cote d'Azur'da güneşleniyor, Trump'la Netanyahu da Gazze sahillerinde güneşlenmeyi hayal ediyor. Bir çeşit mütekabiliyet!

Avrupa'daki futbol kulüplerine sponsor olmalarına, Barcelona'nın, Real Madrid'in, Liverpool'un, Arsenal'in, PSG'nin, Bayern Münih'in şöhretli futbolcularının göğüslerine Emirates, Ettihad gibi yazılar yazdırmalarına. Hatta zaman zaman kulüpleri satın almalarına.

Batı borsalarından hisseler almalarına. Batılı büyük şirketlere ortak olmalarına.

Bunlar, çölden çıkarılan petrolün parasını yeniden Batı'nın kullanımına arz etmenin basit yöntemleri.