Mevlüt Ceylan' ne zamandır tanıyorum
Bizim kuşağın 'eski' dediği hatıralar tarih olmaya başladı. Sene 1978 olması lazım.
Arkadaşım Süleyman Özdil'le Ankara'nın sokaklarında dolaşıyoruz. Süleyman benden önce Mülkiye'ye girmiş. Ben de İstanbul Eczacılık'tan sıkılıyorum. Süleyman Ankara'da olduğu için Ankara Siyasal'ı yazıyorum. Kazanıyorum da. Muhtemelen kayıt mevsimi. Çünkü havayı sıcak hatırlıyorum. Mavera'ya ilk o gün mü gitmiştik Çok emin değilim. Ama Akabe Kitabevi'ne uğramıştık. Hatta Fatih Yurdakul'la tanışmıştık.
Galiba Akabe'nin önünde, Mevlüt Ceylan'la karşılaştık. O zaman ben tanımıyorum Mevlüt'ü. Süleyman tanıştırıyor. "Mevlüt İngiltere'ye gidecek" diyor. Mevlüt'e döviz lazımmış. O zamanlar döviz bulmak bir mesele. Şimdiki gibi döviz büfesine gidip alamıyorsun. Cebinde döviz yakalansa hapse düşme tehlikesi var.
Her nasılsa, o gün cebimde bir 20 Mark var. Veriyorum Mevlüt'e. Mevlüt de Türk lirası olarak karşılığını ödüyor.
Sonra uzun zaman görmüyorum Mevlüt'ü.
Ama şiirlerinden haberdarım. Hele 'Kayıtlarda Zulüm Vardı'yı biliyorum.
(Bizim Kayıtlar dergisinin adı da Mevlüt'ün kitabından mülhemdir.)
Mevlüt seyrek seyrek Ankara'ya geliyor. Gelişlerinde görüşüyoruz.
Bir defasında Zafer Çarşısı'nda karşılaştık. Bana Ramazan'ı (Dikmen) sordu.
Çarşının içindeki umumi telefondan Ramazan'ı aradım. Mevlüt'ün geldiğini, Ankara'da olduğunu söyledim. Öyle sevindi ki. Sesi hala kulaklarımdadır.
"Yusuf, sen dostları buluşturan bir adamsın."
Ramazan, "Yusuf" derken bazen "U"yu biraz uzatırdı. O da kulaklarımda.
Mevlüt'ün Londra'da neler yaptığından da haberimiz oluyor.
Lokantada çalışıyormuş. Döner kesiyormuş. Bulaşık yıkıyormuş. Böyle şeyler duyuyoruz.
Londra'da bir Türk şairinin döner kesmesini yadırgamamız gerekmiyor tabii.
Bir taraftan üniversitede okuyorsun, bir taraftan maişetini temin için çalışıyorsun.
Buna Londra'nın çilesini çekmek de diyebilirsin.
Ayrıca güzel bir şey. Mirasyedi gibi yaşamıyorsun.
Mevlüt bunu hakkıyla yaptı. Hiç kimseye borçlu da değil.
Aksine, alacaklı.
Londra'daki edebiyat ve Kültür çevreleriyle güzel ilişkiler kurdu.
Mesela Feyyaz Karacan Fergar'la Core adlı uluslararası bir şiir dergisi çıkardı.
Sonra Türk şiirinin İngiltere'de tanınmasına katkı sağlayacak çeviri kitaplar yayımladı.
Yakınlarda İstanbul'a geldi. Birkaç kez buluştuk.
Elinde kitaplar vardı.

10