Bizim buralara Robin Hood gelmez
Neden bizim kültürümüzde Robin Hood gibi zenginden alıp fakire veren bir kahraman yok
Bu soruyu bir kompleksin tezahürü olarak gördüğüm zamanlar oldu.
Var işte bizde de sayısız kahraman. Köroğlu, Dadaloğlu, Battal Gazi, Malkoçoğlu Hemen hepsi destanlarında, masallarında iyi adamlar.
İdare et işte o kahramanlarla Çok mu lazım Robin Hood
Kulakları çınlasın Yurdakul Abi (Dağoğlu) ara sıra sorardı böyle sorular. Soruyu sorar, muhtemelen muhatabının elle tutulur bir açıklama getiremeyeceğinden emin olduğu için cevabını dinlemeden arkasını döner, başka biriyle başka bir mevzuu konuşmaya tutuşurdu.
Destan kahramanları bir kültürün içinde vücut buluyor.
Demek ki İngiliz folkloru böyle bir kahraman üretme ihtiyacı duymuş.
Aslında sorunun bir kompleksten kaynaklandığı düşünmek haksızlık.
Üzerinde düşünülmesi gereken bir soru.
Biz, elimizdeki verilerle, Robin Hood'un karşısına halk arasında çok da sevimli bulunmayan, daha çok ibret için dilden dile dolaştırılan Korkut Dedemizden miras Deli Dumrul gibi bir kahraman koyabiliyoruz.
Ne yapmıştı hikayedeki Deli Dumrul
Köprü yapmıştı ve köprüden geçenden bir akçe geçmeyenden iki akçe alıyordu. (Bu akçe işi biraz değişik. Kimi yerlerde 30'a 40'a çıkıyor. Çok önemli değil, önemli olan köprüyü kullanmayandan da para alması.) Yap İşlet Devret usulüyle yapılan köprüler için Deli Dumrul benzetmesi çok yapıldı.
Haklı benzetmeydi.
Köprüden geçen araçların sayısı müteahhide taahhüt edilen taksite yetmeyince devlet eksik olan paraları köprüyü kullanmayanların cebinden alıp müteahhide ödüyordu. Hala da ödüyor.
Böyle bir uygulama elbette olarak Deli Dumrul'u hatırlatır.
Ama tersinden Robin Hood'u da hatırlatır.
Zira bu, Robin Hood'un yaptığının tam tersidir. Düpedüz, fakirden alıp müteahhide vermektir.
O günlerde gözümden kaçmış, Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek ABD gezisi sırasında bizim vergi sistemimizin Robin Hood stilinde bir vergi sistemi olduğunu söylemiş.
Kastettiği devletin sosyal yardımları.
Doğru mu söylemiş
Sosyal yardımları fakire verdikleri belki doğrudur. Eğer işin içinde bir iltimas yoksa. Ama zenginden aldıkları yanlış.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti zengine kıyamıyor; zenginden vergi alamıyor.
Devletin topladığı vergilerin yüzde 65'i dolaylı vergi. ÖTV, KDV, çoğu alışveriş yaparken kaynağından kesilen vergiler.
Nüfusun tamamından alınıyor.
Ama içinde dar gelirlinin, ücretlinin, yoksulun payı daha çok.
Bugünlerde yeni bir vergi paketinin eli kulağında.
Söylentilere bakılırsa garsonların, moto-kuryelerin bahşişine kadar inecekmiş.
Ajanslardaki izahlar bahşişleri kayıt altına almak istediklerini, kayıt altına alınınca bir şekilde vergilendireceklerini düşündürüyor.
Eh! Vergilendirilince kutsal olacak!
Bizim sistemde kutsal olan servet sahiplerinin servetleri, büyük müteahhitlerin vurguncuların kazançları.
Esnaf arasında yeri geldikçe söylenen bir laf var.
"En iyi muhasebeci mükellefine vergi verdirtmeyen muhasebecidir."