'Beka sorunu' tabir ettiğimiz dert şekilde şekile girebiliyor.
Devlet, beka sorununa sebep olan odaklara iç tehdit, dış tehdit gibi isimler takıyor.
Muhtemelen soğuk savaş sırasında en büyük iç tehdit komünizmdi.
Bu tehdit sebebiyle Sovyetler Birliğine karşı dikkatli olmamız gerekiyordu.
Şimdi yok öyle bir tehlike. Arkadaş gibiyiz, Trump kızıyor hatta hafif tertip ikaz da etti ama alışverişimiz fena değil.
Suriye'deki Baas rejimi de dış tehditten sayılıyordu.
Devrildi. Beşşar gitti Rusya'ya sığındı. Yerine Ahmed el-Şara geldi. Adamla neredeyse günaşırı görüşüyoruz. Trump'la da araları fena değil.
Hala tehdit mi
Suriye coğrafyasında rejimden değil de içindeki sorunlardan kaynaklanan bir tehlike potansiyeli vardır. Hala tehditse bile deftere daha yumuşak harflerle yazılmıştır.
Defter
Defter değil aslında, kitap.
Milli Güvenlik Siyaset Belgesi, Kırmızı Kitap.
PKK kitabın tam ortasındaydı. Uzun zaman birinci tehdit olarak varlığını sürdürdü.
Gördün mü PKK'yı kitabın ortasında
Kitabı görmedim ki PKK'yı göreyim.
Biz vatandaşlar kitabı görmeye yetkili değiliz. Civarda dolaşan rivayetlerden bazısı bizim kulağımıza kadar gelirse ancak öyle haberdar olabiliriz.
Bir de devletin PKK'ya ve PKK'yla iltisaklı saydığı unsurlara muamelesine bakarak bir kanaat edinebiliriz.
Operasyonların yoğunluğuna, tutuklamalara, mahkumiyetlere, kayyım atamalarına…
Seçim kampanyalarında kullanılan dile.
Şu anda yeni bir 'çözüm süreci'nin içindeyiz. Sürecin resmi adı 'terörsüz Türkiye.'
Bu noktaya MHP lideri Devlet Bahçeli'nin cesur çıkışları sayesinde geldik.
Bahçeli sürecin hızlanmasını istiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan sanki biraz ağırdan alıyor. Bazen aralarında ortaklıkları konusunda toplumu şüpheye düşürecek sorunlar çıkabiliyor. MHP Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna katılmayabiliyor. Mamafih Devlet Bey ortaklığın bekası konusunda verdiği kuvvetli teminatlarla arızayı onarıyor.
Süreç menzil-i maksuda varırsa PKK kırmızı kitaptan çıkabilir.
Bir ara, 28 Şubat döneminde 'irtica' PKK'yla eşitlendi. PKK mıydı birinci tehdit, irtica mıydı Galiba irticaydı. Büyük bir kampanya başladı. Şu anda iktidarın kontrolüne giren birçok medya kuruluşu irticayı ihbar mahiyetinde haberler neşrediyordu. Nerede Kur'an okuyan, abdest alan çocuk görseler resmini çekip irtica kapımızda diye veryansın ediyorlardı. Cami cemaati dahil herkes tehditti. Bakanların başörtülü eşleri, bütün okullardaki başörtülü öğrenciler, aklınıza ne gelirse.
Siyasetçisinden başlayarak neredeyse bütün dindarları devletin 'cehennem'ine sokmaya uğraşıyorlardı. Savcılıklara Çevik Bir imzalı irtica ihbarları yağıyordu. Yazı işleri müdürlerimiz, yazarlarımız günaşırı mahkeme kapısındaydı.

3