Bana dokunmayan hukuksuzluk bin yaşasın

Can Atalay'ın, Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen, mer'i hukukun ilkeleri çiğnenerek milletvekilliğinin düşürülmesi iki ay sonra yapılacak belediye seçimlerini etkiler mi

Yani seçmenlerin bir kısmı, bu memlekette adalet yok, hukuk yok, bu hukuksuzluğun müsebbibi ve faili olan bir idareyi onaylamak anlamına gelecek bir oy vermek istemem der mi

Diyecekler çıkabilir.

Bir kişi, on kişi, birkaç yüz kişi, birkaç bin kişi

60 küsur milyon seçmenin içinde bir küçük damla.

Çünkü toplum olarak 'Karakuşi' bir hukuk ve idare mantığına çok yatkın bir kıvama geldik.

Bakmayın insanların kılıklarına, resmi ve gayrı resmi mekanlarda adam gibi dolaştıklarına.

Bakmayın oturdukları koltuklara, makamlarına, unvanlarına, titrlerine

"Bana dokunmayan hukuksuzluk bin yaşasın" prensibi büyük ekseriyetin müşterek prensibidir.

Hepimiz, yargı işimize gelmeyen bir karar verdiğinde bas bas bağırırız.

"Nerede adalet Geciken adalet adalet değil zulümdür."

"Hz. Ömer şöyle yapmış, böyle yapmış, Fatih Sultan Mehmet Yahudi esnafın lehine karar veren kadıya "Adaletsizlik yapsaydın şu kılıcımla başını uçururdum" demiş.

İşimize gelen bir karar verdiğinde ya da Hz. Ömer bizim tarafımızı tuttuğunda hemen güzelleşiriz.

"Berlin'de hakimler var" ya da "Şeriatın kestiği parmak acımaz."

Ne yazık ki hukuksuzluğu mesele haline getirecek kalitede bir toplum değiliz.

İdarecilerin pervasızlığı, adalet konusunda mezheplerinin geniş olması, sadece 'öteki'ne yapılan haksızlığı kendilerine hak saymalarından değil biraz da cemiyetin gevşekliğini tecrübe etmiş olmalarındandır.

Anayasa Mahkemesi sistemin önemli kurumlarından biridir.

Anayasa'ya göre son karar merciidir.

Bazen doğru karar verir, bazen yanlış.

Tarihe geçen 367 garabeti yanlıştı mesela. Başörtüsü yasağı konusunda saplantı derecesine varan ısrarı da yanlıştı.

Ama sistem, yanlışlığına bakmadan bu kararların uygulanmasını gerektiriyordu.

Can Atalay konusunda da en azından yazılı mevzuatın gereğine uygun bir karar verdi.

Bir başka yüksek yargı oranı, seçim konusundaki en üst yargı mercii Can Atalay'ın seçilme yeterliliğini tanımış.

Vatandaş da seçilmesine yetecek kadar oy vermiş.

Atalay da seçilmiş.

Fakat yerel mahkeme gereğini yapmamış.

Adam seçildi, tahliye etmemiz lazım dememiş.

Daha baştan Yüksek Seçim Kurulu'nun kararını çiğnemiş.

Bunun üzerine Anayasa Mahkemesi toplanmış, Atalay'ın tahliye edilip Meclis'teki görevinden alıkonulmasının bir hak ihlali olduğuna karar vermiş.