31 Mart'ın en faydalı sonucu
31 Mart seçimlerinin bariz sonuçlarından biri CHP'nin tarihinde ilk defa Ak Parti'yi yenerek birinci parti olmasıydı.
Bu sonucun arkasına birçoğu CHP'yi, önemli bir kısmı Ak Parti ve MHP'yi, bir kısmı da mensupları ve idarecileri açısından en az diğerleri kadar düşündürücü tali maddeler eklenebilir.
CHP'nin merkezi daha iyi nasıl kuşatacağını, milletin itimadını daha iyi nasıl kazanacağını düşünmesi gerekir mesela.
Ak Parti'nin 'ruh'u nasıl kaybettiğini.
Hatta 'ruh' dediği şeyin gerçekte ne olduğunu, şimdi ne hale geldiğini hatırlaması gerekebilir.
İyi Parti'nin erime eğilimine girmesi, Deva ve Geleceğin toplumdan beklediği karşılığı bulamaması, sağın sağındaki en bariz özelliği göçmen karşıtlığı olan partilerin diğer partileri sağcılaştırmak dışında kayda değer bir etkisinin hissedilememesi tali sonuçlar arasında sıralanabilir.
Onların da düşünmesi, çözüm bulması gerekir.
İyi parti 'nerede hata yaptığını' çok fazla düşünmeden de bulabilir.
Deva ve Gelecek umduklarıyla bulduklarını kıyaslayıp yeni, daha halkla bitişik, daha toplumun içinde bir politik çizgi arayışına girebilir. Oy istedikleri insanların diline yaklaşmanın çaresini arayabilir.
Bunlar dursun bir kenarda.
Muhtemel bir sonuçlar listesinin en başına konulabilecek önemli bir sonuç daha var.
Nereye doğru gidiyorduk biz
Belki gitmeyecektik, ama öyle bir endişe vardı. (Muhalifler için endişe, muktedirler için umut belki de.)
Seçimlerin yapılmaya devam ettiği ama iktidar partisinin yüzde 90 civarında bir oyla bütün seçimleri kazandığı, bundan sonra da kazanmaya devam edeceği, bunu nasıl yaptıklarının asla sorgulanamayacağı sıfırın altında bir demokrasiye doğru ilerlemekte olduğumuz çıplak gözle görülebiliyordu.
Nasıl olacaktı bu
İktidarın 'kuvvetler birliği'ni pekiştirme eğiliminin gitgide artmasıyla.
'Yasama'nın iktidarın elinde kullanımı kolay bir 'alet'e dönüştürülmesiyle.
Yargının ve yargıyı yöneten, denetleyen kurumların tamamının iktidarın deliksiz kontrolüne geçmesiyle. İstediği mahkemenin hakimini değiştirebilmesiyle, savcısını başka bir göreve atayabilmesiyle.
Böylece yolsuzlukların sorgulanamadığı, cinayetlerin bile doğru dürüst yargılanamadığı bir iklimin sağlanmasıyla.
İstediği herkesi, istediği süre hapiste tutabilmesiyle.
İktidarın eğilimlerinde önemli bir değişiklik henüz yok.
Bütün bunlara muhalif seçmenin, hiçbir şeyin değişmediğini göre göre siyasete ilgisinin azalması da ilave edilince, ebedi bir tek parti ve tek adam rejimine dönüşmenin yolları döşenmiş oluyor.
31 Mart'ta seçmen şartların kendisini itmeye uğraştığı karamsarlığın içinde kaybolmadı.
Köprüden önceki son çıkıştan çıkmayı akıl etti.
Böylece toplum, oylarıyla iktidarı değiştirme kapasitesini, bir bakıma yetkisini muhafaza etmiş oldu.