Volatilite devrinde vizyon
Tarih mahallesinin en dolambaçlı sokaklarındayız. Ama öyle cumbalarından çiçekler sarkan evlerin dizildiği Sultanahmet sokaklarında değil, Ankara'nın Çinçin'i yahut İstanbul'un Karabayır'ı gibi karmaşanın şekillendirdiği sokaklar.
Çoklarının soluğu caddeye çıkamadan çok önce bu sokakların tekinsizliğinde tükenecek. Racon bilenler, zekasıyla kuvvetini denkleyenler başka
Bir de ilginç şekilde tarihin en gülünç anlarındayız. Ya sosyologların bunalım toplumu olarak adlandırdığı insanlık, artık akıllılıkla delilik arasındaki ince çizginin öbür tarafına geçti. Yahut hakikaten şaşırtılmak talebi logaritmik büyüyor. Herkes kapitalizm bizi şaşırtadursun, sahneye çıkanlar David Copperfield-vari hünerler sergilesin istiyor.Bugün ya susmalı yahut konuşmalı. Ya yazmalı yahut öylece durmalı.
Konuşma iradesi gösterenler geleceği şekillendirmek amacıyla konuşmalı. Geleceği şekillendirebilecek deha veya kudrete sahiplerse Yazma iradesi gösterenler geleceği ellerine alabileceklerse yazmalı.
Yoksa her söz boş, her yazı değersiz
Bu öyle alelade bir zaman değil.
Bu ifadelerden herkesin payına bir şeyler düşer.
Siyasete atılanlar geleceği yoğurmak için atılmalı, biraz da biz koltukta oturalım düşüncesiyle değil. Ticarete girenler katma değeri ençoklamak için girmeli, biraz da biz kâr edelim hırsıyla değil. Sanata edebiyata tutulanlar kendi değerlerini yüceltmek için tutulmalı, batının şunun bunun değerlerini içselleştirdiğini göstermek için değil. Meslek edinmek isteyenler hangi vizyona hizmet edeceğini önden çalışıp planlamalı.
Bugünden itibaren herkes ya geleceği yapmayı yahut gelecekteki yerini doğru konumlamayı düşünmeli.
Ne demek istediğime dair birkaç örnek vereceğim.
Mesela turizm Sürekli negatif gündem. Dolandırılan Arap turistler, yerli olduğu için ilave fatura kesilen Türk turistler, çılgın lahmacun fiyatları ve daha neler neler. Buradan sonraki değerlendirmelerime Bolu yangınını hepten bir taraf bırakarak devam edeceğim.
Turizmdeki sorun, turizmin başarısını yönetememek. Türkiye işi öyle bir yere getirdi ki 62,2 milyon turist cezbetti geçen sene. Fakat iş eski vizyonlarla ele alındığından bu büyük başarı kimini saydığım kimini sayamadığım hadiselerle gölgelendi.
Şurası belli ki Türkiye turizmde bir vizyonla buraya gelmiştir. Fakat bundan sonrası yeni bir vizyona ihtiyaç duymaktadır.
Geçen bir televizyon kanalında bebek katilleri üzerinden Türkiye'nin sağlık sektörünün kötü durumda olduğu ileri sürüldü. Bir yanlış anlaşılma var olduğunu düşündüm bu değerlendirmeden.
Bebek katilleri sağlık politikalarının başarısının bir sonucu değil miydi Tüm yoğun bakım giderlerinin karşılanması, sistemin unsurlarına güvenin yüksek olması, çok sayıda özel işletmenin faaliyete geçmiş olması başarısızlık mıdır
Bu katiller sağlık sektöründeki ve politikalarındaki başarının bir mahsulüydü. Varlıklarından şikâyet edilen Suriyelilerin sağlık sisteminden istifade etmek uğruna Türkiye'de kalmak isteyebileceği bilinen bir gerçek. Sayısız kere randevu oluşturup iptal edilebilen bir mekanizma ortaya çıkarılabildiği de gerçek. Sayısını bilmediğimiz ama çok olduğuna emin olduğumuz dünyanın her yerinden varsılın Türkiye'deki özel sağlık kuruluşlarından hizmet aldığı da doğru. Etkin bir sağlık sigortası mekanizmasıyla yurtiçinde de bu kurumların hizmetinden yararlanıldığı da doğru.