Türkiye'ye de bir Draghi lazım

Avrupa Merkez Bankası Eski Başkanı Draghi can çekişen hasta kadın Avrupa ekonomisinin derli toplu bir çerçevesini çizdi. İradesini ABD'ye teslim etmiş, kendi enerji boru hatlarını bombalamış, nükleer santrallerine kilit vurmuş, geliştirdiği standartlarla kendi ayağına sıkmış Avrupa'nınDraghi, Avrupa'nın hastalığına şifa bulması ve rekabet gücünü yeniden kazanması için önerilerine de yer verirken ABD ve Çin gibi ekonomileri karşıda konumladı.Çok mesele var ama en çarpıcısı; yıllık 800 milyar Euroluk yatırım artışı önerisi oldu.Dikkat buyurun; Avrupa için milyarlarca Euroluk kamu genişlemesi önerdi. Tam da bu sırada Türkiye'de kamuda tasarruf tartışması sürüyor. Ben bu tartışmanın varsıllardan vergi alınması meselesini dikkatlerden kaçırmak için belli çevrelerce bir illüzyon olarak kullanıldığını düşündüğümü çok kere ifade ettim.Şimdi yeri gelmişken Türkiye'ye bir Draghi lazım geldiğini ifade edeyim.Yeri gelmişken derken Draghi'nin zamanlamasını kastetmiyorum, son iki yazıdır bağlamını hazırlandığım bu yazıyı kastediyorum. Ben tam bağlamı Gezi'ye getirecekken konu da siyasetin gündeminde açılmış oldu. Neden bugünler açıldı bu konu diye anlayamayanlar çok ama tam aslında tam zamanı. İzah edeyim.Gezi'yi kimi Arap Baharının devamı olarak değerlendirmişti. Ama doğrusu Gezi, Occupy Wall Street (OWS) hareketinin projelendirilmiş haliydi. Oysa OWS'yi projelendirmek için hiçbir parametre Türkiye'de oluşmamıştı. Fırsat bu fırsat deyip işi bilenler yüklendiler. Türkiye üzerine tuzak kuranların kendilerini sonsuz akıllı zannetmeleri de olmasa bu hayat çekilmez hani.Peki, nelerdi OWS'nin gerekçeleri; neoliberal rasyonalitenin irrasyonelliği, finans-kapitalizmin meşruiyet krizi, artan ekonomik eşitsizlik, yozlaşma, yüksek gelirli 1'in tahakkümü gibi meseleler... Bir de ben ekleyeyim; mantıksız pozitivizmDoğal geliştiği anlaşılan OWS hareketi narsizmine kadar en detaylarıyla kopyalandı, Türkiye'de uygulamaya kondu. Narsizm derken; OWS'ye getirilen eleştirilerden birisi kendilerine hayran olmalarıydı. Gezi'de görüldü ki kendine hayran olmak için orada olanlar en kalabalık gruptu.Gezi'yi organik sanmak için dünyada olan bitenden bihaber olmak gerekir. Onlarca ülkeye ve yüzlerce şehre yayılan OWS hareketine dair hiçbir fikri olmamak gerekir.Mesele Gezi değil. OWS'de kalacağım. Çünkü o gün oluşmayan gerekçelerin neredeyse tümü bugünün Türkiye'sinde oluştu, oluşturuldu.Ekonomik adaletteki bozulma düşük faiz döneminde devlet eliyle yapılmış gibi sunuldu. Türkiye'de yatırım yapanları tehdit edenler ve tüm diğer sorumlular aradan çekildi. Bu husus önemli zira OWS'de temel gerekçe buydu. Diğer gerekçeler birazdan yazacaklarıma benziyordu.Son 15 günün gündem olarak seçilen meseleleri OWS eşleşmeleriyle şunlar; "Kıçınızı kaldırın," açıklaması (1'in tahakkümü), SBK'nın yeniden ortaya çıkışı (yolsuzluk iddiası), Narin ve Sıla yavrularımızın maruz kaldığı şiddet olayları, orta yerde cinsellik görüntüleri, TikTok namus pazarlamacılarına güzelleme (ahlaki erozyon), genel sağlık sigortası hacizleri (haksızlık), Dilan Polat ve Engin Polat'ın salıverilmesi (adalet sisteminde yozlaşma) ve hatta güzellik yarışması güzelinin güzel olmadığı iddiası (jüride yozlaşma)Son 15 günde gündem OWS'ye mükemmel ayarlandı. Fitili ateşlemeye hazırlanılıyor gibi geliyor.Gelişmeler bu yönde gidiyorsa protesto olsun ne olacak, denemez. Çünkü Türkiye'ye bir yüzyıl kaybettirme fırsatı verecek hiçbir gelişme kirli ellerin amaçlarına esir olmaktan kurtulamaz. Ve bu matematik Türkiye'ye bir yüzyıl daha kaybettirir.Türkiye'nin Kaan'ına kavuşana kadar zamana ihtiyacı var. Soba fabrikası deneyimlerinden biliyoruz ki Kaan'ın kaderi Cumhurbaşkanı'nın liderliğine