Türkiye'nin eksen kayması köpekleri uykudan uyandırabilir

İsveç, NATO üyeliğini hala bekliyor olsa bugün Türkiye de dünya da farklı olurdu. Mesele o denli belirleyiciydi. Türkiye'nin İsveç'in NATO üyeliğine dair kararını vermesi için Kasım ayını beklemesinin fena bir tercih olmayabileceğini düşünmüştüm. Ama iş oraya kadar sarkıtılamadı, ekonomik parametreler çalışmış olmalı. Ekonomik parametreler çalıştı da muhatap yokluğu içindeki bir Batı ile yol yürümeye çıkılmış oldu. İngiltere'nin başında başbakan yok, Almanya'da vardır denemez, Fransa keza, dahası ABD'nin başkanı yok. Bir tek Meloni var. Yakında Lagarde gelebilir ama o da şimdilik yok. Her neyse Olmasın, müesses nizam var, denebilir. Müesses nizam var da biz ille de bir muhatap ararız. Hepimiz böyleyiz. Kurumsal iletişimi dahi sevmeyiz. Doğrudan cepten ararız. Doğu'da ise Putin, Xi, Modi, MBS (Salman) gibi güçlü liderler var. Türkiye, kurduğu denge ekseninde Macaristan'ın durduğu gibi kalamayınca bu liderlerle de teması zayıflattı yahut kaybetti. Belki şu da söylenebilir; Doğu-Batı dengesinde Orban'ın kabiliyetleri daha yeterliydi. Ekonomik olarak Dikkatli bakılırsa; Macaristan ile yürüdüğü yoldan Türkiye'nin ayrıldığı rahatlıkla gözlemlenebilir. Macaristan'ın Vietnam'la, peşi sıra Çin'le, kapsamlı iktisadi ve siyasi anlaşmalar imzaladığı da görülebilir. Ama Macarların bu süreçte çok iyi bir yol arkadaşlığı yaptığını söylememek de olmaz. Türkiye alanı Macaristan'a terk edince TESLA'yı geride bırakıp dünyanın en büyük elektrikli otomobil üreticisi olan Çinli BYD markası, otomobil fabrikası yatırımını bu ülkede yapma kararı aldı. Fabrikayı Türkiye'de yapardı demiyorum ama Macarlar Doğu-Batı dengesinin büyük esnekliğinde tek kaldı. Konu sadece fabrikadan ibaret değil. Evvelce Türkiye Batı eksenli iken Hyundai'nin fabrika yatırımını Çekya'ya kaptırdığını da hatırlayalım. Hatta Doğu-Batı dengesi yerine Batı'ya doğru yüzünü dönen bir Türkiye ile iş tutmaktansa Yunanistan'la ilişki geliştirip direk Batı'yla iş tutmayı seçen Hindistan gibi örnekler de görülebilir. Şunu söylüyorum; Doğu- Batı dengesinde iken Macaristan kazanıyordu ama Türkiye de kazanıyordu, Batı eksenine dönünce Macaristan ve Yunanistan kazandı, Türkiye kayıplarda. Arnavutluk mesela bu denklemi gördü. İvme kazandı, rol kapmaya başladı. Diğer Balkan ülkeleri analizi yaptıysa da irade göstermekten uzak görünüyorlar ama şu kesin ki tüm sürecin en büyük kaybedeni Bulgaristan oldu. Bulgaristan, onu özenle destekleyen, Varna'yı Avrupa'nın enerji ve Karadeniz'in lojistik üssü yapmaya yürüyen (bu husus biraz git gelli ve hileli idiyse de) Ruslara nasıl arkasını döndü anlamakta kim olsa zorlanır. Neyse, Türkiye'ye yaradı bu kısım. Gürcistan ve Ukrayna Batı eksenliliğin diğer kaybedenleri olurken Ermenistan'ın ise denge ile bir yol tutmaya başladığını bu çevre değerlendirmesinin son notu olarak ekleyip devam edeyim. Türkiye eksenini değiştirip değiştirmeme hususunda genel seçimlerden bu yana bir git gel yaşadı. Tam küresel ölçekte dengeler şekillenirken bu kısacık karasızlığın dahi maliyeti çok oldu. Doğu-Batı dengesinden türeyen birçok anlaşma kendi mecrasında gelişti. Bu maliyet karşılığında ödemeler dengesi krizi önlenmiş oldu gerçi. Fakat eksen kayması siyaseti de huzursuz etti. Fakat nihayet geçtiğimiz haftadaki gelişmeler; köpeklerin ne kadar uyuyabileceği sorusu hala orta yerde duruyor olsa da; Türkiye'nin ekseni ne olacak sorunsalında bir miktar netlik oluşturdu. Geçtiğimiz hafta Sn. Fidan Çin ziyareti gerçekleştirdi. Türkiye'nin BRICS'e ilgisine dair değerlendirmeleri uluslararasında yankılandı. Ve Putin, sonunda Türkiye orucunu bozup Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan'ın liderliğinin önemine vurgu yaptı. Bununla kalmadı. Ekonomik olarak Doğu-Batı dengesindeki Türkiye'nin daha konforlu olabileceğini ifade etti. Onunla da kalmadı Ukrayna'nın Türk Akıma saldırı girişiminde bulunduğundan haber verip dolaylısıyla da kendince dostdüşman hatırlatması yaptı. Bir miktar netlik oluştu derken tam bir netlikten bahsedilemez fakat. Çünkü her hâlükârda artık, Temmuz'daki İngiltere seçimlerini ve Kasım ayını yani Amerikan seçimlerini görmeye doğru sistem ilerleyecektir. Çünkü geçen haftanın gelişmeleri karşısında Amerika da boş durmadı. PKK'nın teröristan seçimlerini erteletti. Üstüne bir de F-16 satışına dair pozitif haberler geldi. Arkası var mı, beklemeye mi geçer artık bilmiyorum. Belki Türkiye, eksen kararını vermiş ve beklemeye geçen kendisi olmuştur. Fakat