Kapalıçarşı küresel finans merkezi

Gençlere her sene sorarım İyi, Kötü, Çirkin filmini izlediniz mi, diye. Maalesef cevap negatif. Maalesef diyorum çünkü kuşak değişiminin ulusal ve evrensel şiddetini anlarım bu sayede.

Bu filmin esas esprisi diyaloglarda insanların hep ikiye ayrılarak tanımlanmasıdır. Final sahnesine gelindiğinde gene o diyalog belirir; "insanlar ikiye ayrılır; silahı olanlar ve kazmak zorunda olanlar."

Amerikanvaridir bu söz. Silah adaletin değil, zulmün sembolüdür onlarda. Trump'a kadar da böyle geldiler.

Adalet hak getire de kazanlar kendine kazmaya başlayınca Trump'la işin rengi değişti

İyi, Kötü, Çirkin'den mevzuya girmemin amacı silaha ya da silahın adaletine vurgu yapmak ya da Trump'la gelen değişimi tartışmak değil. Ama bu konulara da öylesine girmedim. Burada kesiyorum.

Mevzuya bu filmden esinlenen bir espriyle başlayacağım için buradan girdim; ülkeler ikiye ayrılır; finansın sahibi olanlar ve finansa mecbur olanlar.

Finansın sahibi olanlar ülkeler yüksek refah deneyimler, finansın pazarı olanlar ülkelerse istikrarsızlık içinde sürüklenir.

Türkiye küresel bir finans merkezine sahip olmak istiyor. Böylece finansın pazarı olmak talihsizliğinden çıkmak istiyor. Bu tek başına bir talihsizlik değil. Bir tercih de 60 Darbesi sonrası IMF ile ya da daha önceye gidilirse Kırım Savaşı borçlanması ile ortaya konulan bir tercih.

Anaakım bu tercihten vazgeçemiyor. Merkez Bankasının son ve yanlış hamlelerinden sonra ortodokslar çözümsüzlüklerini ikrar etmek yerine yeniden "huzur IMF'te" sloganları atmaya hazırlanıyor.

Peki Türkiye küresel bir finans merkezi inşa edip Batı yanlısı ekonomi politikası arzulayanların huzurunu iyice kaçırabilir mi

Ben bunun mümkün olduğuna inandım, bu bağlamda İslami finansın oynayacağı rolün de her fırsatta altını çizdim. Türkiye'ye böyle bir anlamı İngilizlerin atfettiğini de gördüm. Rakip çıkmasın diye İstanbul'u Londra İslami Finans Merkezinin şubesi olarak konumlandırmaya çalıştıklarını da gördüm.

Ama Türkiye'nin zaten sahip olduğu kadim küresel finans merkezini horlamasını beklemiyordum.

İstanbul'un yüzyıllardır bir küresel finans merkezi var. O da Kapalıçarşı'dır. Hatta Kapalıçarşı modern finans merkezinin de en önemli bileşenidir.

Kapalıçarşı'ya sahip çıkamadan da bir entegrasyon fikri kurmadan da yeni bir merkeze sahip olunamaz.

Kapalıçarşı yüzyıllardır küresel çapta bir finans merkezidir. Esnaf sandıklarının, değerli metallerin, erken dönem finansal aracılığın ve ödeme sistemlerinin kaynağıdır Çarşı.

Tabii değerli metal derken bilinen en stratejik finansal araç olan altının küresel merkezlerinden birisidir Kapalıçarşı.

Nice sultanlar, krallar, kraliçeler buradan geçmiştir.

Bugün dahi dünyanın en önemli tezgahüstü piyasalarından birisi Çarşı'dadır.

Ama şimdi büyük bir taarruz altında olduğunu görüyorum.