İpotekli konut satışı yüksek faize rağmen nasıl arttı
Şartların en ağır olduğu derken; savaş şartlarından daha ağır faiz koşullarını kastediyorum. Savaş halindeki ülkelerin faizleri hakikaten bu denli yüksek değil.
Belki Türkiye de bir tür savaşta olduğundadır. Piyasa vesayetiyle
Bu savaşı piyasayı kendi sınırlarına davet etmek yerine faizle vermek, sonu riskli bir müdafaa stratejisidir. Tarif etmeye çalışırsam bu müdafaa stratejisi bir kale duvarı örmeye benzer. Saldıran güçler örülen duvarı aşmaya her yaklaştığında kale duvarları biraz daha yükseltilir sonra biraz daha Taraflardan biri pes edene kadar. Bu arada kale ahalisi içeride aç biilaç bunalır, lojistik sorunlarla yüzleşir. Kale dışının içerideki akrabaları hariç
İşte böyle. Eldeki malzemeyi de kale duvarı örmeye kullanınca içerideki imkansızlıklar artar.
Şartlar Türkiye'de yüksek pozitif reel faizle konut krizi üretiyor. Hem arz hem talep yönlü Yani hem yeterli konut imal edilemiyor hem servetine yüksek faizle servet katanlar pazardaki konutları kapışıyor.
Diğer taraftan yarısı bizden kampanyasıyla bir imkân sunulmuş olmasına rağmen; deprem riski altında üstelik kalitesiz konut ve yaşam standartlarına maruzken İstanbul ve İzmir gibi şehirlerde dönüşüm nimetinden belediyelerin duyarsızlığı nedeniyle mahrum kalınıyor.Mayıs konut satış istatistikleri işte bu şartlar altında geldi. Yılın en yüksek aylık satışı raporlandı: 130 bin adet. İpotekli satışlarsa artmak bir yana adeta patlamış durumda. Toplam satışlar 17 artış gösterirken ipotekli satışlar 96 artmış.
İpotekli satışlar çok düştüğünden bu şiddetli artış normal zannedildi. Fakat böylesi bir artış normal değil. Bu faiz oranlarıyla böylesi artış olmaz. Gözden kaçan bir şey var.
İpotekli satış demek artık sadece banka kredisi demek değil. Hem de uzun zamandır değil. Türkiye'de artık tasarruf finans diye bir olgu var. Ve özellikle bu seneki ipotekli satışlarda kendisini hissettirmeye başladı.
Sektör güdülü tasarruf pazarından önemli bir pay almaya başladı. Buna bağlı olarak da 2025 yılı aylık ortalama 10 bin civarı araç, 5-6 bin civarı da konut tasarruf planının tahsisatı gerçekleşiyor.
Halihazırda 673 bin tasarruf planıyla 630 bin katılımcı sektör şirketleri uhdesinde birikim yapıyor. Bu veri, çoğu 2 ila 5 yıl arasında bir o kadar araç ve konutun (önemli bölümü araç olmak üzere) sektörün finansal çözümleriyle el değiştireceğini gösteriyor.
Artık bankalarda birikim yapanların sahip olduğu eğitim, konut, çeyiz hesabı desteği gibi imkanların, tasarruf finans sektöründe birikim yapanlara da sunulmasının zamanı yaklaşıyor. Üstelik bankaların borca dayalı mortgage modelinin yanlışlığını sektör düzeltiyorken.
İpotekli satıştan yalnız banka kredisi anlamak artık yetersiz. Türkiye'nin dünyaya armağanı olan tasarruf finans da var. Belki borca dayalı mortgage modelinin yanlış olduğu artık anlaşılır da ipotekli satıştan sadece tasarrufa dayalı modellerin anlaşılacağı günler de gelir.