Gelişen ekonomi miyiz, gelişmiş ekonomi mi

Türk ekonomisi bir dönüşüme doğru gidiyor. Hem sektörler arası hem sektör içi etkileri, verilere yansıyan bir dönüşüm bu.

Sektörler arası dönüşüm, hizmetler sektörünün payını artırırken sanayi üretiminin payını azaltıyor.

Sektör içi dönüşümse alt-orta teknoloji üretimi yerine yüksek teknoloji üretiminin sanayiyi sırtlaması şeklinde beliriyor.

Dışarıdan bakıldığında olabilecek en iyi senaryo ve ekonomi için en pozitif görünüm içindeyiz. Hatta tarımın ihracatçı kapasitesiyle idealize edilen bir ekonomik kompozisyon sergiliyoruz.

Çünkü tarımda kendine yetiyorken hizmetler sektörünün ağırlığını artırması da yüksek teknoloji üretimin sanayi üretimini sırtlaması da basbayağı, hem de en idealinden, bir gelişmişlik göstergesidir.

Ama içeriden bakınca bu kompozisyon nereye yerleşiyor Böyle bir senaryodan umulan olumlu havayı ekonomik aktörler hissedebiliyor mu

Türkiye gelişmiş bir ekonomiymişçesine hizmetler sektörünü büyüttü. Merkez Bankası da bunu bir gelişmişlik göstergesi olarak sunuyor. Fakat çoğu başlıkta hepimiz hizmetler sektörünün hak etmediğimiz kadar verimsiz yahut daha naif söylersem gelişime açık olduğunu biliyoruz.

En başarılı hizmet sektörü bileşeni perakende de dahi sıkıntılar var. Sektör başarısını fiyatlama davranışıyla gölgeliyor. Benzer durum eğitimde de var. Turizm fevkalade başarılı ama dönüşüm sancısını yeni bir seviyenin doğumuna henüz çeviremedi. Finansal kesimden şikâyet az ama bunun kaynağı sektörün pazarlık gücü. Yapısal reforma finanstan başlanması gereken bir durumdayız. Haberleşme uzay teknolojileriyle iyileşecektir. İnşaata dair iyimseriz ama henüz bu iyimserlik karşılanmadı.

Bazı başlıklardaysa, ulaşım gibi, hayat kalitemiz ciddi arttı. Yerli havayolu taşımacılığımız ucuz, hızlı ve güvenli ulaşımı erişilebilir hale getirdi. Hizmet iyi olabilir ama önemli olan erişilebilirliğini sağlamaktır. Demiryolu yatırımlarının gelişimiyle bu başlıkta daha tatmin edici bir hizmet deneyimi elde edebiliriz. Sağlık zaten bambaşka seviyede. Devlet hastanelerinin dünyanın en pahalı sağlık kuruluşlarının dahi ötesinde olduğu basit bir gözlemle dahi anlaşılabilir durumda. Bu seviyeyi koruma endişesi taşımalıyız.

Hizmetler sektörünün toplam kalitesi mutlaka artacaktır. Sanırım hızlı geliştiğinden pek sindiremedi sektör. Bazı bileşenleri hizmete değil, kazanca odaklandı. Dersini alıp kendini düzene koyacaktır. Aksi taktirde hepsi bir vasatta buluşacaktır.

Hastanede el üstünde ihtimam gören bir vatandaş, çıkışta taksi şoföründen üçüncü dünya ülkesi yolcusu muamelesi göremez. Doktordan görülen muamele ile şoförden gördüğün muamele böylesi asimetrik olamaz. Pilottan görülen muamele ile dolmuşçudan görülen muamele bu denli çapraşamaz. Tüm bileşenler kendini en üst hizmet sektörüne göre ayarlamalıdır.Gelelim sanayiye. Sanayi üretim endeksi verileri yüksek teknoloji üretiminin sanayi üretiminin sürükleyicisi olduğunu gösteriyor. Haziran itibariyle yüksek teknoloji üretimi aylık %38,1 ve yıllık %88,2 artmış durumda.

Bu noktada ilginç bir durum var; TÜİK Sanayi Üretim Endeksi Haber Bülteninde çok özet metinler olmakla beraber en iyi performansı üreten yüksek teknoloji sanki yokmuşçasına duyarsız davranılmış. Geçen ay da böyleydi.

Bu bültende daha değerli bir bilgi yok açıkçası. Belki yüksek teknoloji aylık olarak çok oynaklık gösterebildiğinden metinde yer verip sonraki aylar ters köşe olmak istemiyorlardır, bilmiyorum ama yıllık olarak da kendini ispatlayan bir performans var.

Konuya dönelim. Yüksek teknoloji üretimi sanayi üretiminde böylesi güçlü hissedilirken haliyle bir soru ortaya çıkıyor. Alt-orta teknoloji üretimi kurban veriyoruz ama yüksek teknoloji, sanayi üretimini belli bir seviyenin üstünde tutacak kadar ikame kapasitesine sahip mi yahut ulaşabilir mi

Bazı başlıklarda sahip bazı başlıklarda ise ulaşabilir gibi görünüyor.

Geriye dönük istatistikleri inceledim. 2021 Ağustos'unda sanayi üretiminde yüksek teknolojinin katkısının ön plana çıktığı kritik bir kırılım gerçekleşiyor. Yüksek teknoloji gerilerden gelip tam bu ayda performansıyla öne geçiyor. Alt-orta teknoloji yavaşladığından değil, yüksek teknoloji randıman aldığında…

Bu başlıkta makine, kimya, elektrik-elektronik, motorlu taşıtlar, sağlık teknolojileri ve savunma sanayi var en önde. Sektör bazında bir değerlendirme yapabiliriz.

Makine tarafında malum Uzakdoğulu rakiplerle Avrupalı rakipler arasında yani fiyat ve kalite arasındayız. Her iki kriterden de rakipler bize üstünlük sağlayabilir. Fakat bu başlıkta Türkiye özellikle Uzakdoğu'dan yatırım çekebilirse senaryo değişir. Ki otomotiv gibi alanlarda gelmesi beklenen yatırımların çevresi makine gibi yan alanlarla doldurulacak gibi görünüyor.

Kimya ve eczacılık gibi başlıklardaysa yerli üretimin performansı yükseliyor. Bunun süreceğini bekleyebiliriz. Hiç öyle düşünülmese de Türkiye bu sektörde ideal bir yatırım merkezi olabilir gibi geliyor bana.