Butlan veya şutlan kararının ekopolitiği

Belki teori, biraz da anlayamadığımız meseleleri (durum, fenomen) genelleme kolaycılığıdır.

Geri dönüp baktığımda Türk siyasetinde jenerasyonlar görüyorum. Liderler birlikte gelip birlikte gidiyorlar. Seçim sonuçları değil, olursa seçim sonucu dışındaki faktörler bu döngüde bir farklılaşma yapabiliyor.

Güven gemini elinden bırakmak istemeyen seçmenle siyaset arasındaki iki yönlü bir ilişkinin sonucu...

Yenileşmenin riskini almak toplum için her zaman kaçınılası bir tehdittir. Üstelik temsiliyetçi mekanizmalar kuşkuculuğa muhtaçtır.

Halkın konforunu değiştirmek isteyen bir siyasi hareket, tecrübesi, söylemi, eylemi ve siyaset matematiğiyle ikna edici olmalıdır. Hatta deneyimi fiilen incelersek Cumhurbaşkanı Erdoğan kadar ikna edici olmalıdır.

Yahut küresel pratikten bir taşıma yapacaksak; halk her şeyden vazgeçecek kadar bunalmış olup hasbelkader değişim gerçekleşecektir. Bozulacak bir konforun kalmadığı değerlendirildiğinde…

Yahut da gene Türkiye'ye dönersek meşru yollarla değil, gayrimeşru eylem ve darbelerle değişim topluma dayatılacaktır.

Başka türlüsü ve dünya pratiğinin rastgeleliği dahil Türk siyasi tarihinde olası değil. Türk siyasi tarihinin bize perdenin arasından sunduğu ihtimaller bunlar. Perde tam açılsa milenyum öncesi dönemde bambaşka bir fotoğraf çıkabilir tabii.

Şimdi eğer burada oluşturduğum teori doğruysa Sn Kılıçdaroğlu'nun olağan yollarla gitmemesi gerekiyordu. Zaten seçim sonucuyla değil, başka faktörlerle gitti. Anlaşılan o ki halk partisi parti içi demokrasi bakımından Türkiye'nin en demokrat partisi ve fakat demokrasinin yol ve yöntemlerini en yanlış yorumlamış da partisi.

Gönderme faktörü doğru seçilemedi ise lider jenerasyonuna Kılıçdaroğlu'nun geri dönmesi güçlü bir olasılıktır.

Ben köşemde içinde bulunduğumuz dönemi ele alan geçmiş yıllardaki kapsamlı ekopolitik okumalarımda medyada büyük değişimlerin olabileceğini ve siyasetin soldan bir partiye gebe olduğunu yazmıştım.

Bunları yazarken medyadaki değişimin MASAK eliyle olacağını öngörememiştim. Soldan çıkacak partinin bizatihi halk partisi olacağını ise hiç beklemiyordum.

Eğer Kılıçdaroğlu eliyle halk partisi yeniden kurulacaksa ekopolitik olarak değerlendirme yapmak gerekir.

Türkiye'de ekopolitik hep Batı yönlüydü. Bunun Osmanlı'dan varisi, mimarı ve ısrarcısı halk partisiydi. İçeride imkanların böyle gövereceğine inanıp balta olduğunu göremediler.

İlk defa Cumhur İttifakı ekopolitği yıktı veya hâlâ yıkmayı deniyor. Batı yanlı yönelimin ülkenin menfaatlerine zarar verdiğini gördü.

Ve özellikle savunma sanayi ile içeride imkanları yeşertmenin doğru yolunun başka olduğunu da gösterdi.

Türkiye nükleer reaktör projesi çağrısına çıkıyor yahu… Erdoğan Gürmen hocadan Türkiye'nin nükleer tecrübesini dinlemenizi öneririm. Daha birkaç yıl oldu 80'lerde kopan nükleer uzmanlığını yeniden kazanalı. İlk defa 35 öğrenci nükleer uzmanı olarak 2018'de Rusya'da bir programla Rusya Ulusal Nükleer Araştırma Üniversitesinden (MEPhl) mezun edildi. Bugün sayıları 100'ü aşmış olmalı.

Cumhur İttifakı, Batı yanlı ekopolitikten çıkma girişimini ilk başlattığında Doğu-Batı dengesinde yerli-milli bir ekopolitik belirledi. Ancak halk partisinden meşruiyetini alan sistem, aleyhine gidince ısrarını sürdüremedi.

2023 Haziran'ından sonra yerli-milli ekopolitiği Doğu-Batı dengesinden biraz uzaklaşıp Batı yanlı ekopolitikle uyumlayıp uyumlayamayacağını denedi. Az kalsın kopuyordu.

Rusya ve Türk devletleri dahil Doğu ve Körfez'le bunu nasıl çeşitlendirebileceğinin arayışını dahi sergilemişti. Sergilemişti ama ya tam hakkını veremedi yahut tam karşılığını alamadı. İki faktör bunda etkili oldu.

Birincisi, üçüncü tarafların bunu benimsememesiydi. Örneğin Türk Devletleri Teşkilatı üyesi ülkeler uyumlanmaya çalıştıkları Türkiye'nin pozisyonuna dair kafa karışıklığı yaşadı. İkincisi ise seçtiği yol Batı ekseni ağırlıklı olduğundan halk partisi ön plana çıktı ve siyasetin dengesi bozuldu. Batı'ya biraz meyl halk partisini adeta sıçratıyor. Sıçrama özrüne rağmen.

Gelinen noktadan ekonomik olarak ne denli tatmin olundu bilmiyorum. Mesele enflasyonsa; sadece baz etkisi nisan-mayısta enflasyonu %24'lere düşürecek.

Fakat şunu biliyorum; Cumhur İttifakı yeni ekopolitik ayarı kurmayı başarabilirse, Türkiye, önümüzdeki en az 10 yıl bunun üzerinde ilerleyecek.

Olası bir mutlak butlan veya mutlak şutlan kararı da Türkiye'nin bu anlamda yönünü tayin eden belirleyicilerden olacak.

Ertelenen mutlak butlan kararı çıkar, Kılıçdaroğlu dönerse halk partisi, Özgür Özel'in de gereksiz ısrar ettiğini bildiği Batı yanlı ekopolitikten ilk defa uzaklaşabilecek. Aslında Özel, Batı ile teslimiyet değil, denge ilişkisi kursa daha başarılı olabilecekti. Yerel seçimi kazanmadı, kazandırıldı. Yerel seçim sonuçlarına halk partisinin de şaşırmasından biliyoruz… Hükümetin ekopolitik yönelimi ona servis yaptı. Kendi özgün bir ekopolitik yönelim benimsese kendi kazanmış olacak, sonuçlar da şaşırtıcı olmayacaktı.