Beklentiler uyumlaşacak ama zorla

Ekonomik aktörlerin enflasyon beklentileri birbirini tutmuyor. Finansal kesim 40'larda bir enflasyon beklerken reel kesim 50, hanehalkı ise 70'lik bir enflasyon bekliyor.Ekonomi yönetimi ise Merkez Bankasının enflasyonun ufkunun üst sınırı olan 42'ler seviyesindeki mutabakata doğru yaklaşıyor.Mutabakat dedim çünkü ilk paragraftaki durumun değişeceği bir iklim oluşmaya başladı. 50'lik politika faizi bir süre nötr kalmış olsa da şimdi artık nötr değil. Etkileri görülmeye başlandı.Etkiler derken enflasyonda baz etkisini aşan bir düşüşü kastetmiyorum. Ekonomik aktivitede yavaşlama ve işsizlikte artışı kastediyorum.Bu da işletmeleri ve hanehalkını beklentilerini uyumlaştırmaya zorlayacaktır.Fakat bu etkilerin ortaya çıkmasında politika faizine anlam yüklemiş olsam da burada bir illüzyon etkisinin varlığını da gözden kaçırmamak gerekir.Politika faizinin ortaya çıkardığı kur, bahsettiğim ekonomik yavaşlamada ve işsizlikte asıl etken gibi duruyor. Yani reel kesim için en azından politika faizi şimdilik kurun gerisindeki problem.Kur baz etkisiyle manşet enflasyon geri gelirken daha büyüklüğü azalan değil, artan bir problem olacak.Hoş, Türkiye'deki işletmeler bugünden ödemesiz dönemli uzun vadeli kredi imkanına kavuşsa kurla ilgili problemini de yönetebilecek ama her ikisi birden sıkıştırıyor.Şimdi bu yazıyı okuyan işletme sahipleri veya yöneticileri "ah, keşke 2 yıl ödemesiz 7 yıl vadeli bir kredi olsa," diyorlardır içlerinden.Zaten en temel sorunumuz işletmelerimizin arkasına bugünkü bankacılık sisteminin yeterli bir finansal güç koyamamış olması. Gerek limitler, gerek vade, gerekse teminat şartlarının KOBİ'leri büyük yapmaya hiçbir zaman yetmemiş olması.Tarımdan sanayiye Türkiye'nin asıl problemi