Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür sözü sadece biz Türklere mahsus bir tespit değil ama bizden daha çok yakışanını da şu cihanda bulmak imkansızdır.
Hafıza-i beşer nisyan ile malul, yani insanoğlunun hafızası unutması ile bilinir.
Unutmak aslında Allah'ın beşere verdiği en büyük lütuf, ya unutmak dediğimiz şey olmasaydı halimiz ne olurdu
Unuttuğumuz ya da unutabildiğimiz için nice acılarımız kabuk bağladı ve iyileşti. Aksi takdirde dışarıda rastladığımız her bir ferdin meczup, elemli ve ıstıraplı haline şahitlik ederdik şayet kendimizin unutmadığı bir derdi tasası olmadıysa.
Peki ama devletler beşer olmadığına göre devletler veya sistemler de unutmalı mıdır
Devletler, sistemler ya da organizasyonlar unuttukları an tarih sahnesinden silinirler, bu yüzden devlet aklı diyerek sürekli kutsadığımız şey her ne ise o unutmamalı, unutamaz.
'Unutursan ölürsün' hükmü en çok devletlere yakışır.
Peki devletler, kurumlar nasıl unutur
Birçok yöntemi var elbette lakin en bilineni unutturulursunuz.
Bizim binlerce yıllık tarih yürüyüşümüzde işte tam bu satırlarda olduğu üzere unutturuldu. Unutturamadıkları her ne varsa onu da itibarsızlaştırdılar. Bu sayede Kabil Habil oldu, Habil Kabil, kirpi yumuşak karga appak oldu.
Medeniyet köklerimizden öylesine kopartıldık ki birçok evladımız şimdi mankurt gibi anasına, atasına ve ceddine saldırmakta zerre tereddüt etmez hale geldi.
Saraçhane protestolarında Şehzadebaşı Cami Haziresi'ne saldıranlar, orada içki alemi yapmaya yeltenenler, kabirleri tahrip edenler bugüne mahsus ve bizim ilk kez karşı karşıya kaldığımız bir konu da değil bu.
Üstat Cemil Meriç Kültürden İrfana isimli eserinde bu elemli durumları bildiği için bizlere yıllar öncesinden şu nasihati veriyor: 'Önce, kendimizi tanımalıyız. Maziden koparılmışız. Cami avlusunda bulunmuş bir çocuk şuursuzluğu içinde çırpınıyoruz. Nasıl bir tarihin çocuklarıyız Ne soran var, ne bilen'
Bu çocuklar bir günde bu hale gelmedi.
Bu ülkede bir büyük şehrin belediye başkanı o şehrin fethini yapan Osmanlı için zerre yüzü kızarmadan 'Övündüğümüz Osmanlı var ya, hani bize kul diyen, halka kul diyen bir Osmanlı ailesi, efendim baktığınız zaman aileye, ailede bütün padişahların kadınları yabancı. Hep beyaz tenli, mavi gözlü falan filan. Ne zaman efendim şehzadelerden birine hanım alacaklar, hemen sefer yapıyor Avrupa'ya.'