Tuz da kokmuş

Bilmediğimiz şeyler değil, lakin öyle zamanlardan geçiyoruz ki görmemek için ya kör olmak lazım ya da kullanışlı aparat.

Kör istese de göremez, aparat ise sadece işlevini icra eder.

Bu aparatlardan etrafımızda mebzul miktarda mevcut ve efendileri adına her fırsat bulduklarında klavyelerine atılmış jeton kadar yazıyor ve konuşuyorlar.

Neyse buraya sonra dönerim.

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Kerim Han yaptığı açıklamada açıkça 'Bir devlet başkanı benimle konuştu ve çok iyi biliyorsunuz ki bu mahkeme Afrika ve Putin gibi haydutlar için kurulmuştur' dedi.

Daha öncesi de ABD'li 12 senatör UCM yargıçlarına bir mektup göndererek mahkemeyi açıkça tehdit etmişlerdi.

Dün de Netenyahu'ya katıldığı bir programda 'tutuklanmaktan korkmuyor musunuz' diye soran muhabire Netanyahu 'ben niye korkacağım, UCM yargıçları korkmalı' dedi.

Düşünün, MOSSAD gibi dünyanın her bir noktasında suikastlar düzenleyebilen, terörize olmuş bir istihbarat teşkilatına sahip ülkenin başbakanı tüm dünyanın gözünün önünde dünya düzeni için oluşturulmuş bir mahkemenin yargıçlarını alenen 'korksunlar' diyerek tehdit ediyor, edebiliyor.

Oysa, bu mahkemeler Nürnberg mahkemeleri bir daha kurulmak zorunda kalınmasın, masum insanlar katledilmesin, hukuk kaba güce ve kaba kuvvete galip gelsin diye kurulmuştu.

Şimdi olan bitenden anlıyoruz ki meğer sadece Putin gibiler ya da Afrika, Ortadoğu ve Güney Amerika gibi ülkelerin liderleri için kurulmuş.

O zaman anti semitizm gibi bir kavramı en ufak bir eleştiride dahi zırha dönüştüren bir devletin başbakanıysanız, 35 bin insanı katledip, üzerine bir de UCM yargıçlarını dahi tehdit edebilirsiniz.

Bakınız, sadece bu satırların yazıldığı saatlerde Netanyahu, Gazze'de Hitler'den daha azgın bir şekilde yirminin üzerinde çocuğu katletti ve bu insanlık düşmanını durduracak mekanizma tehdit ve şantaj ile engellenmeye çalışılıyor.

Bu konuyu belki bize en net şekilde İncili Çavuş izah edebilir.

Günlerden bir gün sadrazam ve İncili Çavuş tebdil-i kıyafet ile çarşı pazarı dolaşıp denetim yaparlar. O sırada balık pazarına gelirler. İncili Çavuş balık tezgahlarındaki balıkların kuyruğunu koklayınca sadrazam dayanamaz ve sorar: