Tezeğe konan sinekler

Dünden bu yana tüm mecralarda Gazze'nin Han Yunus kenti civarında adeta sinema setlerindeki görüntüleri andıran görüntüler arasında bir o tarafa bir bu tarafa sürgün edilen Filistinlilerin görüntüleri dolaşıyor. Tablo 2. Dünya Savaşı görüntülerine de oldukça benziyor.

Tam 10 aydan bu yana dünyanın gözü önünde bir halk sadece kimliği ve inancından dolayı bir terör devleti eli ile soykırıma tabii tutuluyor ve dünya olan biteni çaresizlik içerisinde izlemeye devam ediyor.

Bu görüntüleri kalbi acır bir şekilde izlerken insan kendisine sormadan edemiyor: Acaba bu görüntüler Filistinlilerin imtihanı mı yoksa çaresizce izlemekle iktifa eden bizlerin bir imtihanı mı Aklımda bunlar uçuşurken üstat Cahit Zarifoğlu'nun Daralan Vakitler isimli şiirindeki müthiş tasvirler geliyor:

Ve bak, asıl ölen yaylalar, villalar, tok karınlar

Hissiz dudaklar, gayretsiz kalpler,

Asla değil kavruk çölde yatan kadavralar.

Bir yumruk harbinden nasıl kaçtın

En arka safta bile kalmadın,

Cengi attın, dünyaya daldın,

Tezeğe konan sinekler gibi.

Dönüyor burgaç,

Dünya üstten, yanlardan daralıyor.

Ovalardan,

Dar geçitlere sürülen sığırlar gibi,

Bir gün ister istemez,

Karşısında olacaksın kaçtıklarının.