Ülke yaklaşık dört günden bu yana Kara Harp Okulu mezuniyet töreni sonrasında ortaya çıkan görüntüler üzerinden anlamlı anlamsız hatta bazen mahalle kavgasını andırırcasına görüntüler üzerinden bir şeyler tartışıyor.
Ve işin daha vahim boyutu, bu türden tartışmaların darbeleri ve darbecileri engelleyeceği inancıyla bu linç ortaya koyuluyor. Kuşkusuz, darbeci zihniyete karşı her mecrada son derece çetin bir mücadele verilmesini olmazsa olmaz olarak görüyorum lakin tek başına vatandaşın ya da medyanın bu konuyu tartışması darbecilere karşı yeterli değildir.
Demek istediğim, tek bir fotoğraf karesi ya da bir video üzerinden yapılacak bağırış ve çağırışlar ile darbe denilen illete karşı tedbir almak maalesef mümkün değil onun yerine süreç konuşulmalıdır ve o sürecin adı da 'güvenlik bürokrasisinin demokratik gözetim ve denetimidir.'
Maalesef Türkiye'de bu kavram, akademik çalışmalar yapan oldukça mahdut bir kadro dışında kimse tarafından yeteri kadar bilinen bir husus değil.
İsterseniz konuya dair başlangıcı Juvenal üzerinden yapalım.
Romalı şair Juvenal, bundan yaklaşık 2000 sene önce şunu sordu: Bizi koruyanlardan, bizi kim koruyacak
O zaman anlıyoruz ki eline beni koruması için silah verdiğim kitlenin, o silahın namlusunu bana doğrultmaması konusunda kafa yorma işi binlerce yılın hikayesi.
Silahlı gücün kontrol ve gözetimi konusunda Batı'da sayısız eser kaleme alınmışsa da Türkiye'de darbeci kafanın her darbede yönetimi ele geçiren taraf olmasından dolayı ne askeri okulların müfredatlarında ne de akademik camiada 'silahlı gücün demokratik gözetim ve kontrolü' kendine yeteri kadar yer bulabilmiştir.
İşte bizlerin bir kare üzerinden kakofonik tartışmalar yapmak yerine odaklanmamız gereken süreç ise tam burası.
Bu süreci bir cümle ile özetlemek gerekseydi şöyle özetleyebiliriz.
'Nasıl bir eğitim süreci ortaya koymalı ve nasıl bir gözetim mekanizması ihdas etmeliyiz ki Harp Okulu'na başlayan bir Harbiyeli öğrenciden darbeci bir Cemal Madanoğlu ya da darbeci bir Talat Aydemir çıkmasın' ya da 'Nasıl tedbirler almalıyız ki bir Genelkurmay Başkanı, gecenin kör yarısında hükümete yönelik internetten bir muhtıra yayınlayamamalı ve sonrasında da Başbakan'ın telefonlarına çıkmama gibi bir tavır ortaya koyamamalı.'
Bu soruların cevabı kesintisiz bir gözetim ve kontrol ile demokratik standartları yüksek bir müfredat ile mümkündür.