Son zamanlarda ABD ile İsrail arasında ipler oldukça gergin. En azından kamuoyuna yansıdığı kadarını görebilenler açısından durum bu şekilde.
Trump, İsrail'e güvenliği söz konusu olduğunda her türden desteğini vereceğini baştan açıklamasına rağmen Netanyahu çok daha fazlasını talep etti. Bunda Netanyahu'nun kendi iktidarını koruma çabası en önemli etken.
NE OLDU
Netanyahu'nun nisan ayındaki ABD ziyaretinde Trump'ın arkasından iş çevirdiği ve hatta Trump için aşağılayıcı ifadeler kullandığı Trump tarafından öğrenilince zaten Netanyahu'ya mesafeli olan Trump düğmeye bastı.
Önce kendi arkasından iş çeviren ulusal güvenlik danışmanı Mikel Waltz'u görevinden alarak BM nezdindeki ABD elçisi olarak atadı. Bu tereddütsüz bir tenzil-i rütbe. Halbuki Trump kabinesini oluştururken kendisine ayak bağı olacak değil kendisine hoparlör olacak, kendi dediğini 10 kat daha yüksek sesle tekrar edecek bir ekipten kurmaya gayret etti.
Demek ki başarılı olamamış.
Hemen sonrasında Husiler ile Kızıldeniz girişindeki saldırılardan ABD gemilerini istisna tutacak bir anlaşma yaptı. Anlaşmada Husi saldırılarından en çok etkilenen İsrail yoktu, Trump'ın bu tavrı ABD'deki Yahudi Lobisi'nin dahi tepkisini çekti.
Daha sonra çifte vatandaşlık taşıyan bir İsrail vatandaşının HAMAS'ın elinden kurtarılması konusunda HAMAS ile görüşmeler yaptı ve Netanyahu yönetimi bu görüşmelerden uzak tutuldu.
Trump bu hafta Körfez ülkelerinden Suudi Arabistan, Katar ve BAE'yi ziyaret etti. Burada İsrail tarafından istenmemesine rağmen hem Suriye'ye uygulanan yaptırımları kaldırdı hem El Şara ile görüştü hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da katıldığı bir çevrim içi toplantısı icra etti.
ABD'DE DE HAVA DÖNDÜ
Önceden bu tür durumlarda devreye giren Siyonist lobinin sessiz kaldığı ya da yüksek perdeden ses çıkarmadığını gördük. New York Times yazarlarından Thomas Friedman gibi bir Siyonist yazar 'Bu İsrail hükümeti bizim müttefikimiz değil' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

68