Nasipsizler
Toplum içindeki aklı selim sahibi her ferdin üzerinde hassasiyetle durduğu konudur içeriyi sağlam tutmak. İç kale sağlam olmadığı zaman bizden gayri herkes bizi iyi bilir ki paramparça oluruz.
Haklı olarak övündüğümüz bir konudur onlarca devlet kurmuş olmak, lakin madalyonun bir diğer tarafı da onlarca devleti de batırmışlığımız vardır ve bunların kahir ekseriyeti içerideki bölünmemiz ile doğrudan alakalıdır.
Türkiye, uzunca zamandan bu yana rızaya dayalı bir devlet olma konusunda oldukça önemli adımlar attı.
Toplum içindeki her türden farklılığın yok kabul edildiği, dışarıda diktirilen deli gömleğinin tüm vatandaşlara zorla giydirilmeye çalışıldığı dönemler büyük ölçüde geride kaldı.
Devlet, geliştirdiği kapasitesi ile birilerinin içeride provokatif adımlar atmasına müsaade etmediği gibi vatandaş da uzun yıllardan bu yana kesintisiz devam eden demokrasi tecrübesinin ve demokratik süreçlerin fevkalade farkında. Bu ortam kuşkusuz tek sesli ve tek renkli bir ortam değil, artık herkes bir diğerinin farklılıklarına hoşgörü içinde bakmayı daha çok benimsedi, aslında bir nevi çok renkliliğin harmonisi de diyebiliriz.
GÜÇ VE ADALET
Bu türden farklılıklara hala düşmanca yaklaşan bir kesim var olsa da vatandaşların kahir ekseriyeti toplumsal uzlaşının vardığı noktanın kıymetini iyi biliyor. Bu ortamın sağlanmasında hem istikrarlı bir Türkiye'nin hem de terör ve şiddetten arındırılmış bir Türkiye'nin rolü yadsınamaz.
Yani biz bu günlere güzel cümleler kurarak gelmedik, yeri geldi ülkeye patinaj çektiren yasal düzenlemeler yapıldı, yeri geldi millete silah çeken eşkıya elindeki silahı ile toprağa gömüldü.
Güç kelimesinin sayısız tanımı olmakla beraber kontrollü kullanımı, adil kullanımı ve milletin iradesi doğrultusunda kullanımı çok kıymetlidir. Elinde tuttuğu gücü, kendi ideolojisini millete zorla kabul ettirme maksatlı kullanan ve sonunda da abat olan tek bir toplum yoktur.
Keza adalet, devletlerin itikadı diyerek tanımlanacak derecede önemli bir kavramdır. Burada da akılda tutulması gereken en önemli husus, salt adil olarak ayakta kalabileceğiniz yanılgısına düşmemektir.
Adilsiniz lakin gücünüz yok, sizi bu coğrafyada diri diri toprağa gömerler. İçinde yaşadığımız coğrafyaya tarih penceresinden bakarsak buna dair sayısız misaller görebiliriz.