Ve Nasrallah konuştu: 'İsrail'in Lübnan'a saldırısı bir savaş ilanıdır. İki gün boyunca düşman hiçbir şeyi umursamadan iki dakikada 5 bin kişiyi öldürmek istedi. Bu suç eylemi büyük bir terör operasyonudur, bir soykırım eylemidir, bir katliamdır ve savaş ilanıdır.'
Nasrallah'ın tespitlerine katılmamak mümkün değil elbette lakin bu sözler uluslararası arenada artık değerini yitirmiştir. Keza benzer söylemleri televizyon ekranlarında da söyleyenleri dinlediğimde içimden sadece acı içerisinde tebessüm etmek geliyor.
Bir yıldan bu yana yarıdan fazlası kadın ve çocuk olmak üzere soykırım yapan bir devlete şimdi insanlık suçu işliyorsun demek beyhude yere kendini yormak demek çünkü insanlık suçu nedir ki bu terör devleti arkasına Batı devletlerini de alarak dünyanın kör topal da olsa işlemekte olan düzeninin dibine dinamit yerleştiriyor, soykırım suçu işliyor.
Nasrallah devam eden konuşmasında İsrail'e yönelik saldırılarını durdurmalarının yegane şartının Gazze ve Batı Şeria'ya yönelik İsrail saldırılarının durdurulması olduğunu söyledi. Oysa HAMAS lideri İsmail Haniye'nin şehit edilmesinden hemen sonra İran eski Dışişleri Bakanı Cevat Zarif 'Halkımız bizim Filistinlilerden daha Filistinli olmamızdan bıktı. Nasrallah bile HAMAS ile arasına mesafe koydu' açıklamasını yapmış ve bu açıklamalarından sonra Pezeşkiyan kabinesinde yer alamamıştı.
Halbuki Hizbullah, Suriye'de oluk oluk Müslüman kanı akıtırken son derece acımasız ve gözü pek idi. Halep, Hama ve Hums'taki savunmasız Suriyeli Sünni Müslümanları katledip göçe zorlamak hem oldukça kolaydı hem de İsrail'in zımni olarak göz yumarak destek verdiği bir konuydu.
07 Ekim saldırıları ile balayı bitene kadar İran ve Hizbullah bu sürecin hep böyle devam edeceğini düşünmekteydi lakin HAMAS'ın mezkûr saldırısı herkesin yüzündeki maskeyi düşürüverdi.
Şimdi Nasrallah Lübnan halkına hitap ederken İsrail uçakları da Lübnan'a saldırılar düzenliyor, kana doymayan saldırganlığını daha da üst perdeye taşımaya kararlı olduğunu gösteriyor.
İsrail Lübnan'a saldırır mı
İki günden bu yana yaşananlar Lübnan'daki sahanın İsrail saldırılarına hazırlanması gibi okunabilir. Geçtiğimiz haftalarda Hizbullah liderlerinden Fuad Şükrü'nün bir suikast ile öldürülmesi, İsmail Haniye'nin Tahran'da şehit edilmesi, Hizbullah'a ait çok sayıda mühimmat deposu ve lojistik tesisinin ortadan kaldırılması, şimdi ise arka arkaya iki gün içinde binler ile ifade edilen Hizbullah üyesinin yaralanması ve bir kısmının öldürülmesi bu hazırlığın artık olgunluk aşamasına geçtiğinin ispatı niteliğinde.