Azerbaycan ve Özbekistan'ın katıldığı 'Üçlü Mekanizma' toplantısında birçok hayati karar alınıyor ama maalesef medyada yeterli ilgiyi bir türlü görmüyor.
Üç ülkeden dokuz bakanın katıldığı bir toplantı bu ve Dışişleri Bakanı Fidan'ın ilmek ilmek örerek belli konuları bir noktaya taşıdığı bir başka hamle.
Mezkûr toplantıya geçmeden önce neden bu türden mekanizmalar ve bu doğrultuda atılan adımlar bu denli önemli dilerseniz birkaç kelime ile de olsa temas edelim.
Soğuk Savaş'ın hemen sonlarında Türkistan coğrafyasında bugünkü Türk Devletleri ortaya çıktığında, Türkiye'nin önüne inanılmaz fırsatlar çıkmıştı. Türkiye, bu ülkeler ile eşit bir düzeyde bir ilişki modeli geliştirerek, tecrübe aktarımı yapabilir ve enerjiden ticarete işbirliği imkanlarını üst noktalara taşıyabilirdi.
Gelin görün ki o tarihlerde yani 90'lı yıllarda Türkiye faili meçhul cinayetler, yüzde binlere taşınmış enflasyon oranları, her yere sirayet etmiş terör belası ve istikrarsız hükümetler ile tarihinin en karanlık dönemlerini yaşamaktaydı. Nihayetinde 90'lı yılları tüm bankaların içi boşaltılmış bir halde ve ülke ekonomisini IMF'ye teslim ederek kapattık.
Çok iyi hatırlıyorum dönemin Cumhurbaşkanı olan Süleyman Demirel elindeki fötr şapkası ile Adriyatik'ten Çin Seddi'ne Türk Dünyası söylemi ile gittiği her yerde sloganlar attı ve gezdi.
Oysa Türkiye'nin bu sloganların içerisini dolduracak ne gücü ne mecali ne de vizyonu vardı.
İçi doldurulmamış bu hamaset günün sonunda duvara tosladı.
Türkistan'da kurulan Türk devletleri kendilerine zerre faydası olmayan boş laflardan çok sıkılmışlardı. O tarihlerde Azerbaycan Cumhurbaşkanı olan merhum Ebulfeyz Elçibey'in ülkesi Ermeni işgali altına giriyor, yüz binlerce insan yurtlarını terk ediyor, Hocalı'da tarihin en kanlı katliamı yapılıyor ama Türkiye tahliye maksatlı iki helikopteri dahi gönderemiyordu.
Bu dönemler Türkiye'nin verdiği sözlerin en ufak itibarının maalesef olmadığı yıllardı.
Şimdi ise hem Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) oluşturuldu hem de TDT ülkeleri olarak çok kapsamlı işbirliklerini de her geçen gün sahada görüyoruz. Şayet bugün atılan adımlar o günlerde atılabilmiş olsaydı bugün çok daha farklı bir durum ile karşı karşıya olabilirdik. Lakin bizde o gün yapmadıklarımızın bugün nelere mal olduğu gibi alternatif maliyet hesaplaması siyasette çok gündem olmadığından, o gün yaşananlar unutuldu gitti.
Gelelim bugüne.