Bize mi saldıracak

'İsrail mi bize saldıracak' diyenler son günlerde kafalarına kuma gömmüş durumda.

İsrail'den peş peşe gelen açıklamalar bu güruhun da aklına başına getirmiş midir bilinmez ama İsrail, Suriye sahasında yaşanan gelişmelerden sonra tüm tuşlara basmaya devam ediyor.

Şimdi de başında Jacop Nagel'in bulunduğu Nagel Komitesi, 130 sayfalık bir rapor hazırlayarak İsrail'in nasıl daha saldırgan olması gerektiğini Netenyahu hükümetine sundu. 20 sayfası kamuoyu ile paylaşılmayan rapora göre İsrail'in savunmadan saldırı doktrinine geçmesi gerektiği vurgulandı.

Bu kapsamda İsrail'in savunma bütçesinin artırılması ve bu bütçe ile -F15 saldırı uçakları, havada ikmal yapabilen tanker uçakları ve yeni nesil gelişmiş SİHA sistemlerinin acilen tedarik edilmesi öngörülüyor.

Komite raporunda Suriye sahasında yaşananların Türkiye'nin elini güçlendirdiğini ve Tel Aviv yönetiminin Türkiye'ye karşı hazırlıklı olmasını istediği belirtiyor.

Oysa Türkiye, İsrail'in BM ve uluslararası hukuk tarafından çizilmiş sınırlarına saygı duyan ve bu meşru sınırlarında var olma hakkını tanıyan bir ülke. İsrail ise komşusu olan üç ülkenin topraklarını işgal etmiş saldırgan bir ülke, neden savunma doktrininden saldırı doktrinine geçecek çok anlaşılır değil.

Bugün Filistin, Suriye ve Lübnan toprakları İsrail işgali altında ve 21'inci yüzyılın en kanlı soykırımı mazlum Filistin halkına İsrail devleti eliyle yapılıyor.

Neden Türkiye'yi tehdit olarak algılıyorlar o zaman

Çünkü eskiden olduğu gibi Türkiye üzerinde 28 Şubat sürecinde elde ettikleri ayrıcalıkları yitirmiş durumdalar ve darbe teşebbüsleri de dahil girişilen her saldırı kendi aleyhlerine dönüştü.

İran'a da yer verilen raporda esas tehdidin Türkiye olduğu ima ediliyor.

Dilerseniz Nagel Komitesi Raporu'nun bana düşündürdüklerini İbn-i Haldun'un tecrübesi üzerinden aktarayım.

Emîr Timur'un Ankara Savaşı sonrası Halep'i zaptettiği haberleri Kahire'deki Memlük Sultanı Ferec'e ulaşınca, Sultan Ferec derhal ordusu ile yanına İbn Haldun'u da alarak Şam'a intikal eder. Fakat hemen akabinde Kahire'de bir ayaklanma başlayınca Sultan Ferec geldiği gibi Kahire'ye geri döner.

Emîr Timur'un ismini çokça duyan İbn Haldun, Timur ile görüşmeyi çok ister ve Sultan Ferec'ten müsaade alarak Timur ile buluşmak için yola koyulur.