Uzun zamandan bu yana birçok platformda alternatif tatil planları üzerine yazıp çiziyorum, anlatıyorum. Şimdi bu yazımda da benzer bir konuya, farklı bir bakış açısıyla değinmek istiyorum.
Bayburt'un Demirözü ilçesi Beşpınar Köyü'nde bir etnoğrafya müzesi ve görülmeye değer bir kervansaray. İyi de neden ta Bayburt'un uzak bir köyünde, hani İstanbul'da olsa da gidip görsek dediğinizi duyar gibiyim lakin müze tam da bu sebepten Bayburt'un uzak bir noktasında açılmış.
Müzenin kurucusu Kenan Yavuz Bey, 22 yaşındayken 1982'de İstanbul'un yolunu tutmuş ve şimdilerde başarılı bir iş insanı ve yıllarca küresel şirketlerin tepe yöneticiliklerinde bulunmuş. Bulunmuş bulunmasına da doğduğu, büyüdüğü, ayran aşına kete ile birlikte kaşık salladığı, babası ve dedesi ile tırpan salladığı köyünü hiç unutamamış, gönlü de ruhu da burada kalmış.
'Göç kaçınılmazdı çünkü fakirlik vardı ve refah toplumunun bir ferdi olmanızı sağlayacak birçok şeyden mahrumduk' diyor. Fakat gelinen noktada Anadolu'da istisna yerler hariç tüm kasaba ve köylerin artık doktora, yola, elektriğe, hastaneye, havalimanına, üniversiteye ve internete erişiminin olduğunu vurguluyor.
Aile işletmesi şeklinde çalışıldığı takdirde insanların yaşam kalitelerinin de ekonomik düzeylerinin de İstanbul gibi metropol kentlerden daha iyi olacağına inanıyor ve göçün temellerinin ekonomik değil sosyal olduğunu vurguluyor.
Tam bu noktayı ispat etmek için 'değişmemesi gereken güzellikleri yaşatmak ve kültürel zenginliğimizi gelecek kuşaklara aktarabilmek için' yola çıktığını vurguluyor.
Müze en son 2022 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülü'ne layık görülmüş ve bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ödülü takdim edilmiş. Bunun dışında 2021 yılında Avrupa'da yılın müzesi ödülünü, 2022 yılında da Avrupa Birliği kültür mirası ödüllerini almış.
Bu kadar emek ve kaynağı Bayburt'un uzak bir köyüne akıtmak akıl karı mı diye soran oluyor mu dediğimde kendisine yüklediği misyon ve vizyon doğrultusunda çalışacağını ve elinden ne gelirse yapmaktan geri durmayacağını söylüyor.
Nedir dedim misyonunuz
İç göç ile Anadolu köy ve kasabalarında oluşan hasarı onarmanın ana amacı olduğunu söylüyor ve bu topraklarda yaşamanın, uzun süreli tatiller yapmanın, ekip biçmenin metropollerde robotlaştırılmış bir birey olmaktan bin kat daha anlamlı olduğunu dile getiriyor.