Batılı ve barbar

BM'de icra edilen zirveler her zaman renkli görüntülere sahne olur. Afrika'dan gelen devlet başkanlarının yerel kıyafetleri, genel kurula hitap eden liderlerin söylemleri, ABD tarafından bazı ülke liderlerine verilmeyen vizeler, genel kurul kürsüsünde konuşan devlet başkanlarına yönelik ortaya koyulan protestolar her daim ilgi çeker.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da BM Genel Kurulu'nda yaptığı her konuşma, altını çizerek tekrarladığı her söylem dünya medyasında her zaman haber olur. Son yıllarda BM'nin yapısına yönelik getirdiği adalet temalı eleştiriler, 'daha adil bir dünya mümkün' ya da 'dünya beşten büyüktür' şeklinde formüle edilmiş kavramlar dünyada oldukça ses getirdi, getirmeye devam edecek.

Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva'nın da benzer cümleler ile artık bu düzenin reforme edilmesi gerektiğine dair yaptığı cesur çıkışlar bu kapsamda değerlendirilebilir.

22-24 Eylül tarihleri arasında yapılmakta olan zirvede kuşkusuz en çok dikkat çeken isimlerden birisi de Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara.

Suriye, 1967 yılından bu yana geçen 58 yıllık zaman diliminde BM kürsüsünde ilk kez devlet başkanı düzeyinde temsil ediliyor. Bu kapsamda Ahmed Şara, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdi. Bunun dışında bazı ABD televizyonlarına röportaj veren Şara, CIA eski Direktörü David Petraeus ile de bir program yaptı.

PETRAEUS AHLAKI

Petraeus ile yapılan programda CIA eski direktörü Şara'ya ABD'nin Irak'ı işgal ettiği yıllarda farklı cephelerde olduklarını ve sonrasında Şara'nın tutuklanarak hapse atıldığını anımsattı.

Bir devletin başkanı olarak dahi gelsen, ABD'li bir güvenlik bürokratının gözünde hala yok edilmesi gereken bir süne zararlısı gibisindir.

CIA eski direktörü, Şara'nın ABD işgaline direnç gösterdiğini Şara'ya hatırlatırken amacı kuşkusuz Şara'yı psikolojik baskı altına almak lakin anlamak istemedikleri şey şudur ki bölgedeki emperyalist işgallere direnen her bir coğrafya insanı, bu toprakların evlatlarının gözünde itibarlıdır.

Aslında Petraeus, Şara'ya 'bizim karşımızda ve bize karşı direniyordun' demek yerine kitle imha silahları yalanları ile katledilen masum milyonlarca Iraklı için üzgün olduğunu dile getirmeliydi.

NETANYAHU YALNIZ DEĞİL