Akdeniz'de dağılan Mısır 'sisi'

Tarih 16 Mayıs 2013.

Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Beyaz Saray'da ABD Başkanı Barack Obama ile görüştü.

Hava gergin, Washington kara bulutluydu.

Obama ve Erdoğan şemsiyelerin altında yaptıkları ortak açıklamanın ardından meşhur kırmızı odaya geçti.

Başbakana dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu eşlik ediyordu.

Kameralar önünde açıkça'Türkiye gibi stratejik önemesahip bir ülkede sükûnet içinde yaşamak zor. Türk halkı belki bu durumdan rahatsız ama bununla yaşamaktan başka çaresi yok' minvalinde açıklamalar yapan Obama, tehditlerini özel görüşmede de sürdürdü.

İddia o ki; özellikle Fidan'a dönerek"Ne yaptığınızı biliyoruz"demişti.

Gerilimin iki başlığı vardı;İran ve Gazze.

ABD Başkanı, İran'la ticarete koyduğu mafyavari ambargoyu delen Türkiye'ye Reza Zarrap üzerinden parmak sallarken, Erdoğan'ın Gazze'ye yapacağı ziyaret konusunda da açıkça restleşme yaşanıyordu.

Öyle ki, kırmızı odada yaşanan gerilim, henüz görüşme devam ederken, karşılıklı açıklamalarla dünya kamuoyuna yansıtılıyordu.

Beyaz Saray'ın"Gazze ziyareti için uygun zaman değil. Türkiye ertelemeli"açıklamasına karşın Türk Dışişleri hemen, üstelik tarih de vererek, ziyaretin gerçekleşeceğini duyuruyordu.

Bakın,2013 Mayısayının ortasında gerçekleşen görüşme sırasında olanlardan bahsediyorum.

Bu restleşmeden10 gün sonrane oldu

Başta CHP olmak üzere, muhaliflerin utanmadan hâlen savunduğuGezi darbe girişimibaşladı.

Fitili kim ateşlemişti

HDP'li Sırrı Süreyya Önder gibi karanlık tipler.

Gazzeliler her yeri Türk bayraklarıyla donatarak Erdoğan'ı beklerken, peşi peşine çıkarılan kaos yüzünden o ziyaret hiç gerçekleşmedi.

Çünkü Gezi'de Erdoğan hükûmetini devirmeyi başaramayan Siyonist ittifak, eş zamanlı olarak karıştırdığı Mısır'da amacına ulaşmış, Mursi'yi deviren Sisi'nin ilk talimatı ise Erdoğan'ın Gazze'ye gireceği tek kapı olan Refah'ı kapatmak olmuştu.

Darbeci hükûmet, sadece bunu yapmakla kalmayıp, Türkiye-Mısır arasında Akdeniz'de sağlanan deniz yetki anlaşmasını da rafa kaldırmıştı.

İlişkiler, 10 yıla yakın işte böyle askıda kaldı.

Bu süreçte Türkiye'de yeni darbe denemeleri eksik olmadı Ancak bütün teşebbüsleri, yüce Türk milletinin feraseti neticesinde başarısızlıkla sonuçlandı.

Geçen sürede, 2010'dan bu tarafa bölgemizdeArap baharıile başlayan, darbeler ve iç karışıklıklarla devam eden dizaynın amacını da anlamış olduk.

Asıl mevzu demokrasi, özgürlük falan değil, meğer Akdeniz'deki zengin hidrokarbon yataklarıymış!

Binlerce kilometre öteden gelip, bize ait zenginliğe çökme planının parçasıymış bütün olanlar.

Yunanistan'ı kullanarak bizi Antalya kıyılarına hapsetme hayali kuranların elini Libya ve KKTC üzerinden kıran Türkiye, en nihayetinde Mısır'la da kazan-kazan formülü çerçevesinde masaya oturmalıydı ki, işte şimdi bu noktada atılan adımların neticesi alınmakta.

Devletler arasında ebedîdostluk yahut düşmanlık olmaz.

Bunun en çarpıcı örnekleri, Cumhuriyet'in ilk yıllarında...

Sisi, Kurtuluş Savaşı sonrası baş tacı yapılan İngilizler gibi imparatorluğumuzu parçalayıp topraklarımıza el koymadı veya İstanbul'u işgal etmedi neticede.

Tam aksine; 1517'de Yavuz Sultan Selim Han'ın seferiyle Osmanlı idaresine giren Mısır, 365 yıl sonra, 1882'de İngilizler tarafından işgal edilmiş, 1922 yılında iktidara gelen Kral Fuad, Mısır'ın bağımsızlığını ilân etmiştir. Ancak, Mısır'daki İngiliz askerleri 1946 yılına kadar ülkeden çekilmemiş, bu tarihte ise Süveyş Kanalı bölgesini ellerinde bulundurmak şartıyla, ülkenin diğer kesimlerini terk etmişlerdir.

Böylesine tarihîbağlarımızın olduğu, bugün de iş birliğimizin stratejik önem taşıdığı bir ülke ile ilişkilerimizi koparmamız, iki ülke adına da büyük kayıptı.

2021'de Dışişleri Bakan Yardımcıları düzeyinde başlayan temas, 2022 Katar Dünya Kupası açılış töreninde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Mısır Devlet Başkanı Sisi'nin tokalaşması ile büyük ivme kazandı.

Burada, ara buluculuk eden Katar Emîri El Thani'nin de hakkını teslim etmek lazım.

Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinin ardından Mısır Dışişleri Bakanı'nın bölgeye yaptığı ziyaret, ardından tekrar karşılıklı büyükelçilerin atanması, Cumhurbaşkanımızın geçtiğimiz şubat ayında gerçekleştirdiği Kahire ziyareti ve en nihayetinde Sisi'nin dünkü iade-i ziyareti