Özbekçe metinlerde uydurukça göremedim

Kadim lisanımız Türkçe, Öztürkçecilik cereyanında darbe almıştır. Bu akımda dilimize yerleşmiş, 1000 yıllık kelimelerimiz Arapça, Farsça kökenli diye kitaplardan ve neşriyattan atıldı. Hikâyesi, ağırlığı olan kelimelerin yenileri uyduruldu. Osmanlı kelime hazinesi heba edildi.

Dilde sadeleşmede maksat "güya" Türk dünyasıyla bağ kurmaktır.Uydurulan, kelimelerin ata yurtta kullanıldığı Anadolu'da unutulduğu söylenir. Bu bir lakırdıdır "şehir efsanesi"dir. Türk âleminde kullanılan fiillerde, eski Türkçe kelimelerde ortaklık zaten mevcuttur. İslam'la müşerref olduktan sonra lisanımız, medeniyetimizin kelime ve mefhumlarıyla şenlenmiş, hatta şahlanmıştır. Bu devirde, Türkçenin en güzide eserleri, şiirleri, abide kitapları, naatları yazılmıştır. Zenginleşmiş, ihtişamlı kelime hazinemizi "öz Türkçeleştirme" çılgınlığı zedelemiştir. Mesela, Azerbaycan'da, Türkistan'da "okul, koşul, anıt, olanak, olası, us, erim" değil "mektep, şart, şerait, abide, imkân, maksat" kelimeleri kullanılır. Sadeleşme tahayyülü Türkistan-Türkiye dil havuzunu zayıflatmıştır.Nitekim, 1983'te Ankara'yı ziyaret eden Azerbaycanlı şair Memmed Aslan, aydınlarımıza Türkçenin kadim kelime ve mefhumlarının yok edilmesinin sebebini sorar.

Tataristanlı bir ağabeyimizin getirdiği Türk dünyasıyla alakalı eserleri bu zaviyeden tetkike çalıştık."Türkistan'da Islahat Hareketleri" adlı, Özbekçe-Türkçe-İngilizce yazılmış kitabın Özbekçe kısmında, rahat anladığımız kavram ve mefhumlar eski, zengin Türkçemize aitti. Bu kelimeler "ıslahat, layiha, idare, teşkilat, cedit, efkâr, iktisadi, cihet, maarif, nazır" vesaire kavramlardı. Zengin Türkçeyle rabıtamız, Osmanlı kelam ummanına merakımız işimizi kolaylaştırmıştı.

Acizane mütalaamız, Türk-İslam medeniyetinin kelime deryası Türk âleminin ortak kültür, irfan hazinesidir. Türk birliği yolunda "dilde, fikirde, işte birlik" minvalinde müşterek kelime ummanımızı hatırlamalı, öğrenmeli, maarif sistemimizde yer vermeliyiz.

Hakan Karagöz-Ankara

ŞİİR

Garibîyine yazdı

Çıplaklık nasıl olur medeniyet ölçüsü

Hayvanata bir bakın üstünde yok örtüsü

Allah insanı kılmış mahlukatın eşrefi,

Eşref-i mahluk olan bilmez mi bu şerefi

İnsan ile gayrıyı ayıran bir çizgi var

Allah insana vermiş edep, hayâ, namus, ar

Edep hayâperdesi insanda nurdur yanar,

İnsan kendi kendine, saygıyı kendi sunar

Gayesiz yaratmamış yüce Allah insanı

Bu dünyadan ötede ebedîlik vatanı

Emir ve yasaklar var sonsuz saadet için

Onlara kim uyarsa kazanır imtihanı

"El hayâ minel iman" ol peygamber hadisi

İmana bir dayanak edep hayâ perdesi

Hayâsını kaybeden, neleri kaybetmez ki...