Ödüllü bir fotoğrafın düşündürdükleri

İzmir Müftülüğü, ramazan ayında çekilmek şartıyla bir yarışma düzenledi. Konusu da "İzmir'de Ramazan". Hem gezmek hem yarışmaya katılmak için aldım yanıma çocukları, fotoğraf makinesini, çıktım yola.

İzmir saat kulesinin çevresinde Konak Karşıyaka Kordonboyu Kemeraltı derken birkaç cami dolaştım, bir iki fotoğraf çektim ama içime sinmedi. Tam ümidimi kesmiş dönüyordum ki bir duvar gördüm. Duvara resim yapmışlar. Resimde bir kız bir erkek denize karşı oturmuşlar. Vapur geçiyor. Martılar falan var. Fotoğraf tam İzmir'i anlatıyor. Tamam dedim, İzmir'i anlatan bir fotoğraf karesi buldum. İçine bir de ramazanı ekledim mi bu iş tamamdır.

Ramazan deyince fotoğraf anlamında aklıma, cami, teravih namazı, iftar sofraları, Hacivat-Karagöz, davul ve pide geliyor. Bizim oğlanı elinde pideyle bahsetmiş olduğum duvarın önünden geçerken çektim.

Fotoğraf jüriyi etkilemiş olmalı ki yarışmada birinci seçildi. Sadece jüriyi değil birçok kişiyi etkilemiş. Çok sayıda tanıdığım tebrik etti.

Ancak bir de olayın anlaşılmazlığı var ki bu yazıyı yazmama sebep olan asıl konu o. Çoğu kişi, fotoğrafı anlayamadıklarını, hatta fotoğraf mı resim mi olduğunu kavrayamadıklarını belirtti. Hatta bazıları duvardaki resmi deniz kenarı sanmış. "Çocuğu deniz kenarında mı çektin" diyenler bile oldu.

Fotoğrafı çekmiş olduğum yer, İzmir'de bir duvar. Duvarın üstüne resim çizilmiş. İzmir'in sembolü hâline gelen deniz, vapur, martı mevcut fotoğrafta. Önünden elinde ramazan pidesiyle yürüyen çocuk ve gölgesi gerçek. Yani fotoğrafta tek canlı öge elinde pideyle yürüyen çocuk. Sanırım çocuğun duvara çok yakın oluşu onu resmin bir parçası gibi göstermiş...

Fotoğrafımı birinciliğe layık gören jüri üyelerine ve tebrik eden tüm dostlara teşekkür ediyorum. Sağlıcakla kalın

İsmail Aybey-Manisa

ŞİİR

Yalan

Bu kadar mı idi

Vereceğin mutluluklar

Geç mi kaldın hayatına benden uzağa

Yol engellerle dolu ben eksik

Sen de git git istemiyorum sahte dünyanı

Kırılsam dökülsem lime lime olsa da Canevi'm

Ağrılar beni esir alsa inlesen de git.

Ölmem sesiz.

Feryat ederim figan ederim

Şarkılar dinlerim acılı belki

Acılarım geçer diye...

İki büklüm olsan sesim Arş'a erse,

Duysan da gelme!

İstemiyorum seni.