Neden yaşadığını bilmeyenler!

İnancın psikolojisini incelemeye devam edeceğim bugün... Aslında inanç bir konudan ziyade her alanda kendini gösterir. O yüzden inançsızlığı tamamen bütün olarak ele alacağım. İnançsızlık ruhun boşlukta kalmasıdır. Psikoloji bunu "varoluşsal boşluk" olarak adlandırır. Özellikle pandemiden sonra yapılan araştırmalar, anlam yoksunluğunun depresyon ve anksiyete oranlarını belirgin şekilde artırdığını gösteriyor. İnsanlar artık sadece kötü hissetmiyorlar; neden yaşadıklarını da bilmiyorlar.

Psikoloji biliminin insanlığa kattığı değer su götürmez gerçek olsa da özellikle Amerika ve Almanya'dan aldığımız bireyselliğin ön planda olduğu hazır paket psikoloji, o toplumlarda da bireyselliğin zararlarını yüksek ölçüde gösterirken, bizim gibi dayanışma ve sosyalleşme ile ilgili köklü tarihe sahip olan genetiği buna yatkın olan toplumlarda zararı çok daha büyük oldu.

Toplumsal değerlerin çözülmesiyle birey yalnızlaşıyor ve kendisini anlamlı hissedeceği bir sistem kalmadığında "her şey boş" duygusu oluşur. Bu da depresyon, bağımlılık, hatta intihar davranışlarına zemin hazırlar. Ne yazık ki bu kopuş, modern çağın görünmeyen salgını haline gelmiş durumda.

Ama çare yok mu Elbette var. İnanç bir yapıysa, yeniden kurulabilir. Önce kendine olan güveni yeniden inşa etmesi önemli. İnsanın bir şeye bağlanması hâlâ mümkün ve gerekli. Yeter ki boşluğu tanıyabilelim.

Araştırmalar, bir inanç sistemine sahip olmanın kişinin bilişsel işlevlerini olumlu yönde etkilediğini gösteriyor. Örneğin Bergin'in (1983) çalışmaları, inançlı bireylerin stresle başa çıkmada daha başarılı olduklarını, hayata dair daha tutarlı bir içsel yapı geliştirdiklerini ortaya koyuyor. Bir şeye inanmak, sadece kalbi değil, zihni de ayakta tutuyor. İnanç, sandığımızdan çok daha insani bir ihtiyaç.

Canan Altuntaş

ŞİİR

Amanzara

Menfaat, rant için akar ya kanlar

Caniler kalleşçe alır ya canlar

Ateşe verilir nice ormanlar

Yürekler yakılır, çok üzülürüz

Sevenler yok olur zora gelince

Kimseler görünmez dara gelince

Çoğalır dostların para gelince

Zahire bakılır, çok üzülürüz

Kanayan yaralar saymakla bitmez

Bereket azalır, kazançlar yetmez

Borcumuz çoğalır çok fazla gitmez

Yüzüstü çakılır, çok üzülürüz

Bu toplum, bu hâle nasıl sokuldu

Manevi değerler neden yok oldu

Her türlü melânet doldu da doldu

Kafaya takılır, çok üzülürüz

Bir büyük mesele, toplumsal yara

İnsanlar yönelir başka bir yâra