Haydi bir adım at

Marketin önünde uzun bir kuyruk. İçeridekiler kıtlıktan çıkmışçasına kapışıyor marketteki ürünleri. Ne oluyor diye gidip baktığımda gördüğüm manzara şu idi. Bir mağaza indirim yapmış. Ve bu insanların çıldırma sebebi de buymuş. İndirim! İndirim! İndirim!

Bir yerde indirim var denildiğinde herkesin boş vakti oluyor. Herkes uzak yakın demeden koşuyor bu indirimden yararlanmaya. Ekonomik gerçekler diyebilirsiniz, sosyal ihtiyaçlarımız ne yapalım diyebilirsiniz. Bizim ağzımızı açıp bir şey diyemeyeceğimiz türlü bahaneler üretebilirsiniz.

Peki Yardım! Yardım! Yardım! Diye bağıran, çığlık atan insanlara karşı ne kadar duyarlıyız.

Her gün televizyon, radyo, gazete veya sosyal medyadan insanların ölüm haberlerini okuyoruz ve işitiyoruz. Özellikle İslam topraklarında yapılan katliamlara yürek dayanacak gibi değil. Yıllarca protesto ettiğimiz bu eylemlere karşı fiilîbir tepki vermemiz gerekmez mi

Ben bireysel olarak ne yapabilirim sorusu geliyor hemen. Boykot et. Benim falanca marka ürünü almam mı o kadar güçlü firma ve ülkelere zarar verecek. Boş şeyler bunlar mı diyorsunuz Denemekten ne çıkar. Herhangi bir marka telefona yüz binlerce lira vermek ve bununla bir farklılık olgusu oluşturmak nefis tatmininden başka ne işe yarıyor. Her gün yüzlerce insanın kanını akıtan katillere kaynak oluşturmaktan başka ne işe yarıyor Benim yapacağım boykot ile ne olacak demeyelim. Damlaya damlaya göl olacaktır.

Devletimiz tabii ki daha etkili mücadele edecektir. Ama bireysel olarak bizlerin de bu işin bir kenarından tutmamız gerekmez mi

Akşam rahat yatağımızda uyurken, iftarda, sahurda ailemizle yemeğimizi yerken, heyecanla camilere koşarken hiç aklımıza gelmiyor mu o Müslüman kardeşlerimizin durumu.

Unutmayalım ki olanlara yapılanları sinema izler gibi izlersek günün sonunda daha kötü sonuçlarla karşılaşacağımız muhakkaktır.

Haydi bir adım atma zamanı.

Gökhan Acar

ŞİİR

Yangınım ateşinde

Kayboldum bulun beni yangınımda

Karanlığın derinliğim kar lavlarında

Lav sıcağında ateşin ateşi yaktığı sende

Yanıp ölmeyen senin aşk serinliğinde

Yanan sadece bedenim ve ruhum.

Lütfü der ölüm dert değil de ya hasret