Duyudan duyguya

Beyinden kalbe giden bir yol vardır: Bu, algıdan anlamaya giden yoldur; bu, tanımada kalmayıp irdelemeye varıştır. Bu, yığınla bilgiyi, bir güzel duyguyla taçlandırabilmektir; bu, yarışmadan kazandığı parayı bir muhtaca pay edebilmektir.

Bu, bebeği, yoğun bakıma parası için değil sağlığı için koyabilmektir; bu, ambulans sesini işitince şerit değiştirmektir. Bu, yudumu ağzına atmadan evvel besmele çekmek, doyunca elhamdülillah diyebilmektir. Bu, bir söylemeden önce bin düşünerek kelam etmektir. Bu, bir çiçeği kopartmak değil, rayihasından haz duyup gözlerini kapamaktır. Bu, berrak-katışıksız-saf bir kaynaktan, susamış gönle, suyu bozulmadan nakledebilmektir!

Doğal-yapay akıllı veya zekâ küpü robot beyin ile duygu yüklü kalp insanını mukayese etmek gerekirse: Beyin kendisine, kalp ise çevresine yararlı olabileceği düşünülen birer dinamodur.

Bilgi dolu beyin laboratuvarda, duygulu kalp ise sevgi ve iyilikte insanlığa hizmet eder. Biri dünyaya, diğeri ahirete yönlendiren birer kıymettir. Ne beyinsiz bir kalbin ne de kalpsiz bir beynin esiri olmak istenir. Niye Çünkü, beyni yönlendiren akıl, kalpteki doğru ile yanlışın rotasını çizerken, iyilik ve sevgi dolu bir kalp de başkasının kötülükleri peşinde koşmamayı telkin eder. Her ikisinin de bir bedende bulunuşu, bir fâni için ne büyük saadettir!

Duyudan duyguya gidiş; beynin 5 duyusu olan göz-kulak-elayak, burun-ağız organlarımızı sadece bakma, işitme, dokunma, koklama ve tatma-söyleme fiilleriyle kullanmayıp, aklımızla doğruyu yanlıştan ayırt ederek kalpten görme, duyma, hissetme, haz duyma, lezzet almaya da yönlendirebilme saadetidir.

Rıdvan Üzel - Öğretmen

ŞİİR

İçinde

Kulak asma her tabibe,

Merhem derdin içindedir.

Muhabbet et ol habibe,

Takva virdin içindedir.

Yalpalayıp durma boşa,

Yazı neyse gelir başa,

Sırt dönme kavim kardaşa,

Birlik yurdun içindedir.

Sen şöylesin, ben böyleyim.

Böyle etmiş Hak neyleyim,

Yaptığını hak eyleyim,

Ahlak merdin içindedir.

Çalış, boşa gitmez emek,