Çanga Beye not

Kümesin reisi çil horoz, bir sabah erkenden uyandı.

Tavuklar hâlâ uyuyorlardı.

Ama, kümesin önünde mısır tanelerini gördü.

Dikkatlice pencereden dışarıya baktı. Mısır taneleri uzayıp gidiyordu.

Çilhoroz bunun bir tuzak olacağını tahmin etti. Bunun için, kümesin kapısını açmadan, arka pencereden, bahçenin etrafından dolandı. Mısır tanelerinin en son ulaştığı ağacı gördü. Ağacın arkasında üç tilki sohbet ediyorlardı. Dinlemeye başladı.

Birinci tilki: Göreceksiniz, mısır tuzağımız tutacak ve çil horozu yiyeceğiz.

İkinci tilki: Tek çil horoz bizi doyurmaz. Tavukları da yiyelim.

Üçüncü tilki: Hepsini bugün yersek, yarın ne yapacağız. Kanaatkâr olalım.

Diyerek sohbetlerine devam ediyorlardı.

Çil horoz sessizce oradan ayrıldı ve evin sahibi olan Çanga Beye durumu anlattı.

Çanga Bey, silahını alarak tilkileri vurmak için, bahçenin arkasından dolandığında, tilkilerin olmadığını gördü.

Bunum üzerine çil horoza çok kızdı.

Bu olay üç gün üst üste tekrar edince Çanga Bey, "yeter be" diyerek çil horozu kesti. Sonra etini pişirip yedi. "Beni aldatanın cezası böyle olur" diyerek de gürledi.

Dördüncü gün tavuklar uyanınca, kapıda mısır tanelerini gördüler. Mısır tanelerini yiyerek, ağaca kadar gittiler. Son mısır tanesini de yediklerinde, karşılarında üç tilkiyi gördüler. Tavuklar neye uğradıklarını şaşırdılar. Şimdi ne yapacaklardı. Başlarında çil horoz da yoktu.

Çanga Bey uyanıp, yumurtaları almak için kümese gittiğinde, tavukların olmadığını gördü.

Bunlar nerede diyerek bahçeye çıktığında, ağacın altında, kemikleri ve tüylerini ile karşılaştı.

Şaşırdı. Kemiklerin yanında bir de not vardı.

"Kümese tayin ettiği reisine, çil horozuna inanmayan sahibin, elinde pişmanlık kalır" yazıyordu.

Ahmet Fehim

ŞİİR

Ayna

Diller lâl oldu, ben gözlerle mi sözleşsem,

Kalpler ölü oldu ben aynalarla mı özleşsem.

İnsan ve tabiat

Ne varsa tabiatta, cihanda, rummân gibi dâne dâne,

Yaratanın inceliği, şu umman ne sade, iç ve dış pâre pâre.

Uyan

Uyan, kalk bir bak, yetim kaldı şehirler,

Al, yaz ve oku, öksüz kaldı kelimeler.

Otur

Gel, otur karşıma içelim hayâllerimizi,

Çekirdek boşluğuna, çitleyelim sözlerimizi.