Cami kitaplığı

Birçok camide olduğu gibi işlek caddenin ortasındaki camide de minik bir kütüphane var. Kitaplığın çoğu farklı ebatlarda Kur'ân-ı kerimden oluşuyor. Bir iki rafında diğer kitaplar var. Altı aydır öğle ve ikindi namazını kitaplığın önünde kılan bir adam vardı. Her selam verişinde gözüne ilişen kitaplara şöyle bir bakar, biraz karıştırıp yerine koyardı. Kitapların içinde bir tane vardı ki, o bir romandı. Kitaplıkta bir roman olması elbet ilginç değildi. Dinî kitapların içinde epey de dikkat çekiyordu. İlginç olan o kitapların dizimi, sıralaması ve o romanın yeri, altı aydır hiç değişmemişti. Evet kitaplar, okumak içindi. İşte orada her camide olduğu gibi el uzatılmayan kitaplar, bir köşede öylece duruyordu.Cami müdavimlerinin çoğu emekli. Yaşını almış insanlar. Elbette yaş almak okumaya engel değil ama insan yedisinde neyse, yetmişinde de odur. Okumak, öyle kolay elde edilen bir alışkanlık değil. Sonra yaslandığı ve bembeyaz sakallarıyla yüzüne nur inmiş bir dedeye benzediği için kimse dini bilen bir insana dönüşmüyor. Onun için okumanın yaşı yok. Ama alışmamak ve yakın gözlüğü kullanma zorunluluğu iyi bir mazeret. Bu arada yaş geçince her şey kemale de ermiyor.Kitaplık yapmak, renkli kitaplar sıralamak yetmiyor. Ömründe üç kitap okumamış dede, yakın gözlüklerini takıp zorlanarak kitap okur mu hiç Okunmuyor zaten. Caminin kitaplığı da öyle pek düzenli duruyor. Kitaplar eskimiş. Ama dokunmaktan değil, ellenmemekten, hiç açılmamış olmaktan. Dedelere kitap okutmak zor anlaşılan. Ama yarının dedelerine okuma şevki, aşkı vermek mümkün. Niçin kitap okumanın öneminden söz ediyoruz Niçin Hakikat Kitabevi'nin yayınladığı gibi o birbirinden güzel dinî eserleri gençlerin okumasını arzu ediyoruz. Çünkü geleceğin camideki ihtiyarları okuyan ihtiyarlardan oluşsun. Camilerde kitap rafları değil kitap dolapları, hatta kütüphaneler olsun... Serhat Yahyaoğlu ŞİİR Mutluluk Bir tohumun filize durmasına şahit olmamışım,Gözümü gökyüzünden ekrana bağlanmışım.İnsanlığımı, kâinatı hiç tanımamışım,Ben dünyayı ekrandan ibaret sanmışım...Sosyal medya, oyunlar saatlerimi almış,Rabbime ayıracak vakit bulamamışım.Göz nurumu alakasız yerlere harcamışım,Kendime de Rabbime de yabancı kalmışım.Sahi neydi insan olmak, neden vardımBunları kendime sormaya vaktim olmamış ki,Cevabını bulayım... Ey insan, kaldır başını!Gökyüzüne ibretle bak.Üstünde uçuşan bu kuşlar,Bu direksiz gök ne işe yararSen ki eşref-i mahlukatsın,Rabbine kulluk yoksa ne işe yararsın.Duy içindeki can çekişen o sesi,Ruhunun, vicdanının sesini.Çığlık çığlığa bağırıyor, kalp huzuru istiyor.Huzur ki Allah'a yönelince başlıyor...Haydi şimdi sessizce bırak elindeki telefonu,Çevir gözlerini olur olmazlardan.Bir an olsun dinle ruhunun sesini,Şu dinginliğin tadını çıkar.Kuşlara kulak ver, gökyüzünü seyret.Kendin için bir şey yap, doğru bir kitap oku.İşte bak o zaman güzelleşecek her şey.Ruhunun çığlıkları, sükûnete dönecek...Mutluluk ekrandaki yalancı hayatlar değil,Mutluluk İslamiyet'i yaşayan kalpte...