"Bir meslek sahibi ol"

Vassaf-Zade Mehmed Esad Efendi Osmanlı âlimlerinden ve seksen sekizinci Osmanlı Şeyhülislamıdır. Babası Şeyh İsa Hazretlerinin torunlarından Osmanlının Yetmişinci Şeyhülislam olan Vassaf Abdullah Efendi'nin oğludur. 1707 yılında İstanbul'da dünyaya gelir. 1778 yılında İstanbul'da vefat eder. Cenaze namazı Fatih camisinde büyük bir kalabalık cemaatle kılınır. Eyüp sultan civarında babasının kabrinin yanına defnedilir.

Mehmed Esad Efendi, küçük yaşından itibaren babasından ve zamanını büyük âlimlerinden ders alır sıkı ve disiplinli bir eğitim hayatı olur. Molla Refi Mustafa efendiden hüsnü hat (güzel yazı) dersleri alır talik sitilinde güzel yazı yazmayı öğrenir ve güzel sanatlar sahip olur.

Büyük dedesi Şeyh İsa Hazretlerinin vasiyetine uyar, Şeyh İsa Hazretleri vasiyetinde sevenlerine muhakkak herkesin bir meslek ve sanat sahibi olmasını isterdi. Mehmed Esad Efendi de derin ilimin yanında güzel sanatlara sahip olur.

Mehmed Esad Efendi kısa zamanda bütün akranlarını geçerek meşhur olur. 24 yaşında müderris yani profesör olur. Galata kadılığına getirilir. 1754 senesinde babasıyla birlikte vazifeli olarak Bursa'ya gönderilir. Daha sonra İstanbul'a döner, Mekke-i mükerreme payesiyle taltif edilir ödüllendirilir. 11 yıl müddetle İstanbul payesinde kalır. 1768 yılında Anadolu, 1772 senesinde Rumeli kazaskerliğine getirilir. Mehmed Emin Efendi şeyhülislam vazifesinden ayrılınca onun yerine 88. Osmanlı şeyhülislamı olur.

Vassaf-Zade Mehmed Esad Efendi âlim fazıl ve dedesi Şeyh İsa Hazretleri gibi tasavvuf ehliydi, güler yüzlü hoşsohbetbir zat-ı muhteremdi. Güzel yazı ve şiirler yazardı. Cetlerinden dolayı zamanın âlimleri ve tasavvuf erbapları ona çok saygılı davranırlardı. Bu değerli ulemalar Akhisar'ımızın bereketli ikliminde yetişmişler. Kaynak: İslam Âlimleri Ansiklopedisi

Orhan Yavuz EjderAkhisar-Manisa

ŞİİR

Âhir zaman

Sen bir âdemoğlusun, dünyâda rüyâdasın

Şaşma dünyâ hâline; sen âhir zamandasın...

Rızıkların ayrılmış, nefeslerin sayılı

Ecelin de bellidir, er gibi meydandasın...

Ecelin, rızkın çeker, gezdirir yer yer seni

Bir bakmışsın İstanbul, bir bakmışsın Van'dasın...

Geçmişin hâyâl oldu, yarınınsa meçhuldür

Değerlendir, içinde bulunduğun an'dasın...

Kul demek, âciz demek; hâddini bilse gerek

İki kapısı olan bir acâyip han'dasın...

Göç kervanı gidiyor, kervandan geri kalma

Âhiret yolcususun, geçici vatandasın...

Gönül yapması lâzım, âhiret yolcusunun

Kalp kırarsan elbette ne büyük hüsrandasın...

"Helekel müsevvifun" yarın yaparım diyen

Aldandı, helâk oldu, zarar ve ziyândasın...

"Kâdere imân eden, kederden emin olur"