Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (71)

(Yarım Ay, 15.12.1938, sayı 92, s. 27, Yazı Direktörü: Emin Refik Uzman)

Yarım Ay mecmûası Sertel'lerin Amerikanvârî magazin neşriyâtı cümlesindendir; idârehânesi de, Resimli Ay Matbaası bünyesindeydi

Bütün bu sözleri "bizim Mehmed Âkif'imiz" sarfetmiş olabilir mi

Bu suâle mâkûl bir cevâb verebilmek için şu tesbîtler dikkate alınmalıdır:

1) Yarım Ay mecmûası, Sertel'lerin Resimli Ay Basımevi T. L. Ş.'nde basılan on beş günlük bir magazin mecmûasıdır. Mecmûanın "Yazı Direktörü", Emin Refik Müslümoğlu'dur. Zekeriya ve Sabiha Sertel, 1920'li, 30 lu senelerde, Amerikanvârî tarzda bir hayli mecmûa neşretmişlerdir: Resimli Ay (1 Şubat 1924 Ocak 1931), Sevimli Ay (1926), Resimli Hafta (4.9.1924 23.4.1925), Resimli Perşenbe (1926), Resimli Şark (Ocak 1931 Aralık 1934), Evrensel Ay (Ocak Mayıs 1935) gibi Ayrıca (aylık) Çocuk Ansiklopedisi, (aylık) Resimli Yıl Bunlar, Sabiha Hanım'ın kardeşleri Avukat Celâl Derviş Deriş ve Mecdi Derviş Eren'in de ortak olduğu Resimli Ay Basımevi'nde basılıyor ve Kemalist İnkılâbları harâretle destekliyordu. Yarım Ay da bu cümledendir.

2) Mehmed Âkif'in tedâvî görmekte olduğu Teşvikiye Sağlıkevi'nin Sâhibi Dr. İbrahim Osman Gücer, Röportajcı Niyazi Acun'u husûsî bir alâkayle karşılıyor ve mülâkatın yapılmasını o têmîn ediyor:

"Teşvikiye Sağlıkevinin sahibi Doktor İbrahim Gücer'i odasında buluyor ve kendimi tanıtıyorum. Doktor, ciddî fakat tatlı bir tebessümle, ve büyük bir nezaketle: '- Şimdi Mehmet Akifin yanında misafirleri vardır. Ve esasen, bilmem ki ziyaret kabul ederler mi... diyor ve benim söz söylememe imkân bırakmadan soruyor: '- Hangi gazete namına görüşeceksiniz' '- Yarım Ay.' Yarım Ay ismini işidince Doktor, bu sefer, bize daha samimî bir hal alıyor: '- Memleketin bu güzel mecmuasının biz de daimî okuyucularındanız, diyor ve yazıhanesinde duran 'Yarım Ay'ın son sayısını elile göstererek sözüne devam ediyor: '- Yarım Ay mecmuasının okuyucularından olunca, size bu müsaadeyi almak vazifesi şimdi bana düşüyor" Ve Dr. Gücer, Acun'u Mehmed Âkif'in odasına götürüp onunla görüşmesini sağlıyor (ss. 2-3)

Yarım Ay mecmûası Sertel'lerin neşriyâtı cümlesindendir ve onlar gibi Dr. İbrahim Osman Gücer de Sabataî Cemâatinin güzîdelerindendir; üstelik, Sabiha Sertel'le akrabâdır. 13 Mayıs 1939 târihli Cumhuriyet'in 4. sayfasında çıkan bir vefât ilânı, bu akrabâlık bağını ortaya koyuyor: Tıbbiye son sınıftayken vefât eden Emine Santur, Dr. İbrahim Osman Gücer ile Avukat (ve yüksek dereceli Mason, büyük işadamı) Celâl Derviş Deriş'in yeğenleridir. Müteveffânın ebeveyni ise, ondan evvel vefât etmiş olan Dr. Halil Santur ile Şişli Sıhhat Yurdu'nun sâhibi ve Sabiha Sertel'in -çocukluğundan beri- yakın arkadaşı Seniye Santur'dur. Kezâ, mezkûr Av. Celâl Derviş Deriş de, Sabiha Sertel'in ağabeyidir ve hayâtı boyunca ona hep destek olmuştur

Teşvikiye Sağlıkevi'nde Mehmed Âkif'le yapılan mülâkatlarda dikkati çeken bir husûs da, gazetecilerin, mütemâdiyen bu hastahâneyi medhetmesidir, Meselâ bu röportajda, s. 2'de, hastahânenin resminin altındaki yazı şöyledir:

"Memleketimizin en mükemmel hususî hastanelerinden Teşvikiye Sağlıkevi"

Hastahânenin sâhibi Dr. İbrahim Osman Gücer, gazetecileri ve îtibârlı ziyâretcileri büyük bir alâkayle karşılıyor ve ağır hasta Mehmed Âkif'in odası biteviye ziyârecilerle dolup taşıyor Hâlbuki Mehmed Âkif'in yakalandığı siroz hastalığının en mühim tedâvî usûlü, kat'î istirâhattir Gücer'in, Mehmed Âkif'in sırtından bol bol hastahânesinin reklamını yapmak uğrunda, bu tedbîri umursamadığı görülüyor

3) Yarım Ay mecmûasının muhâbiri Niyazi Acun hakkında İnternet üzerinden yaptığımız araştırmadan, kendisinin dürüst bir gazeteci olmadığı intibâı ediniliyor. Millî Kütübhâne kayıdlarından, doğum târihinin 1914 olduğu öğreniliyor. Aynı kaynakta ölüm târihi belirtilmemiş. Prof. Dr. İsa Kayacan'ın Aramızdan Ayrılanlar isimli kitabından (Ece Yl., Mayıs 2007 -Milliyet'ten Abdülkadir Güler'in verdiği bilgi-), ölüm târihinin 2007 evveline çıktığı anlaşılıyor. (Kitabı tedkîk edip tam târihi öğrenemedik.)

Acun, 10 Ocak 1946'da têsîs edilen Gazeteciler Cemiyeti'nin yedi müessisinden biridir. Gazeteciliğinden mâadâ, birkaç araştırma kitabının da müellifi olduğu görülüyor: Dünya Petrol Tarihi ve Türk Tarihi (1949, 440 s.), Dünya Petrol Ticareti ve Politikası Karşısında Türkiyenin Durumu (1950), Yeraltı Ormanları ve Linyitlerimizin Yakılması (1952), v.s.

Aşağıdaki vak'a, onun kolayca asparagas (uydurma haber) îmâl edebilen, böylece efkârıumûmiyeyi yanıltmaktan çekinmiyen bir seciyeye sâhib olduğunu gösteriyor:

"Vatan ve Tasvir gazetelerinin Ankara muhabiri Raif Meto, Ankara Oteli'nde kalıyor ve su gibi para harcıyordu. Menderes ve başka siyasiler ile olan ahbaplığından gururlanıyor, kendisine çok önemli bir şahsiyet süsü veriyordu.

(Niyazi Acun, "(Yarım Ay) Büyük Millî Şairimiz: Mehmed Akif'in Yanında", Yarım Ay, 15.7.1936, sayı 35, ss. 2, 28-29)

Sertel'lerin Yarım Ay mecmûasında Mehmed Âkif hakkındaki röportajın üç sayfası Röportaj, Rahmetlinin ağzından, Kemalizmin harâretli bir medhiyesidir

"Niyazi Acun, ona bir oyun oynamaya karar vermişti. Otelde bir arada bulundukları bir sırada, telefon kabinlerinin bulunduğu yere gitmiş, âhizeyi kaldırmış, sözde gazetesinin numarasını çevirerek, bağıra bağıra 'çok önemli', 'bomba gibi' bir haber yazdıracağını söylemiş ve kendisini dinleyen Raif'i farketmemişcesine gazetedeki birine yazdırır gibi:

'Alo!... Evet, bomba gibi patlayacak! Başka kimsede yok Yazdırıyorum. Memlekette zeytinyağı buhranının sebebi anlaşıldı. Kaçakçılar, Antakya'daki bir dağın tepesinden, itfaiye boruları ile, Suriye'ye zeytinyağı akıtıyorlar. Bu yüzden, iç piyasada yağ kalmadı. Kaçakçıların yakalanmalarına çalışılıyor' diyordu.