Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (62)

Yaşar Nabi Nayır: "İçimizde her zamankinden daha diri bir hakîkat hâlinde yaşıyan

Atatürk'ün mânevî benliği, bir kat daha kudsîleşerek, hârikalar yaratmakta devâm edecekdir!"

Kemalist Totaliter Rejimin gözde muharrirlerinden, mütercim, şâir, Varlık Yayınevi sâhibi, Üsküb Cemâatinden, Masonî PEN Club Âzâsı, v.s. Yaşar Nabi Nayır, Mâbûdu hayâttayken ona tapınış şiirleri yazıyordu; o vefât edince de, taabbüd makâleleri yazmıya devâm etti. Aşağıdaki makâlesini 11 Kasım 1938 târihli Ulus'tan naklediyoruz:

"Hayır, kardeşim, emin ol ki ölüm bizden hiç bir şey almış değildir. Ebedî olan için ademin mânası nedir

"Gözlerini etrafına çevir, o ölmez ışığın üstüne bastığın toprağa ne kadar sinmiş olduğunu, onunla ne kadar hal ve hamur olduğunu göreceksin, gözlerini kendi içine çevir, orada göreceğin berraklık ve aydınlığın nereden geldiğini sana izah edecek ben değilim.

"Hiç bir zaman onun mâneviyeti, maddî benliğinin aramızdan eksildiğini bildiğimiz şu andaki kadar hudutsuz bir genişlik ve şümul almış değildi.

"Ölüler toprağa verildikleri gün hatıra olurlar. Fakat O bir istisna halinde yaşadı. Ölümde de bu istisnayı muhafaza edecektir.

"O, içimizde bir hatıra gibi değil her zamankinden daha diri bir hakikat halinde yaşıyor.

"Tanrıca bir eser"

"En büyük ve eşsiz eseri olan Türkiye Cümhuriyetini Ondan ayırt etmek kimin hatırından geçmiştir Bu ölmez eser varoldukça O da vardır, aramızdadır, eşsiz rehberliğiyle daima önümüzdedir.

"Atatürk'ün on yedi yılda bina etmiş olduğu mucizeli ve dehalı eserin ancak onun ömrünce payidar olabileceğini alttan alta, kulaktan kulağa fısıldamış olan kara ruhlu bedbinler ne kadar yanıldıklarını ve bu kadar tanrıca bir eser için ölümün ne ehemmiyetsiz bir hâdise olduğunu, türklüğün her zamankinden daha vahdetli ve daha kudretli manzarası karşısında anlıyacaklardır. Anlıyacaklardır ki, Atatürk'ün mânevî benliği, bir kat daha kudsîleşerek, bir kat daha azizleşerek ve milletleşerek, başlamış olduğu eserin başında eskisi gibi harikalar yaratmakta devam edecek ve büyük emaneti, genç omuzlar üstünde, aynı dindarane huşûla asırdan asra intikal edecektir." (Yaşar Nabi, "Büyük Yasımız", Ulus, 11.11.1938, s. 2)

"O verdi nesi varsa bugün on beş milyona Çok değil bütün millet şimdi taparsa ona"

Nayır, kendi Varlık mecmûasının 29 Ekim 1933 târihli 8. sayısında, "Cumhuriyet Bayramında" başlıklı bir şiir neşretmişti. Bunda, Türk milletini açıkça ona tapmıya dâvet ediyordu. Devir böyle bir devirdi: "Ebedî Şef"in ve Rejiminin takdîrkâr nazarları altında, şâir ve muharrirler, birbirleriyle taabbüd yarışındaydılar:

"Şarkımız İnkılâbın dillenmiş heyecanı Gökte yanan güneşi koparıp yerinden Biz aldık bu ateşi Gazi'nin gözlerinden Ceddimiz nasıl önce tapardıysa ateşe, Öyle Cumhuriyetle doldurduk kalbimizi. Öyle bir savaştı ki bu İnkılâp yılları, Sonunda ya var olmak, ya ölmek mukadderdi. Gazi bir kartal gibi üstüne kanat gerdi, Ve Türk, bir mucizeyle durdurdu akılları. Bir milletin toplayıp bütün ıstırabını, Bir ihtilâl halinde doğdu Mustafa Kemal. Tarihi o çevirdi gittiği sapa yoldan, O verdi nesi varsa bugün on beş milyona. Çok değil bütün millet şimdi taparsa ona, Tarih kaydetmemiştir daha böyle kahraman. Ona şeref, ona şan, ona bütün minneti Asırlık zincirlerden kurtulan bir milletin. İşte dev akisleri bu ebedî minnetin Bakın bir tek ses gibi sarıyor memleketi." (Atatürk Şiirleri; Doğumunun 100. Yılında Atatürk'e Armağan, Derleyen: Behçet Necatigil, Ankara: T. Dil Kurumu Yl., No 381, 1981, ss. 26-27)

(Atatürk Şiirleri; Doğumunun 100. Yılında Atatürk'e Armağan, Derleyen: Behçet Necatigil, Ankara: T. Dil Kurumu Yl., No 381, 1981, ss. 26-27)

"Ebedî Şef"in ve Rejiminin takdîrkâr nazarları altında, şâir ve muharrirler, birbirleriyle taabbüd yarışındaydılar Burada, Üsküb Cemâatinden Yaşar Nabi Nayır'ın "Cumhuriyet Bayramında" başlıklı tapınış şiiri

Edip Ayel: "İnsanlar ölür, Türklüğe Allâh olan ölmez!"

"Ebedî Şef"in vefâtı üzerine, şâir, muharrir, Fransızca muallimi Mahmut Edip Ayel de (İstanbul, 23.8.1894 a.y., 17.1.1957) "Ölmez" başlıklı bir şiir kaleme alıyor ve "İnsanlar ölür, Türklüğe Allah olan ölmez!" diye haykırıyor Şiiri, Kemâlperestliğin en mâhir propagandacılarından Sertel'ler, gazeteleri Tan'da neşrediyorlar. Hiç şüphesiz, bu şiir, sâdece şâirinin değil, bütün bir devrin, bir Rejimin zihniyetini aksettiriyor ve ne yazık ki aradan bir asır geçmiş olmasına rağmen fazla da bir şey değişmiş değil!

(https:www.istanbulmuzayede.comurun5150358sair-edip-ayel-1894-1957-ithafli-ve-imzali-fotograf-13-x-9-cm; 28.3.2025)

(-Sertel'lerin gazetesi- Tan, 13.11.1938, s. 5)

Mütehakkim Zümrenin teşvîklerine uygun putperestâne şiiri Sertel'lerin Tan gazetesinde neşredilen şâir Mahmut Edip Ayel'in imzâlı fotoğrafı ve mâhûd şiiri

Sâdece muharrirlerin, şâirlerin değil, Totaliter Rejimin hezeyânları:

"Tutsak seni, lâyık, yüce Tanrı'yla müsâvî! Bir gün olacaktır anıtın Türklüğe Kâbe!"

Edip Ayel'in "İnsanlar ölür, Türklüğe Allah olan ölmez!" mısrâlı şiiri Mütehakkim Zümre tarafından pek beğenilmiş olsa gerek ki Ayel, bu minvâl üzere çalışmıya devâm ederek ona benzer iki, hattâ üç şiir daha yazıyor. İlkinin başlığı "Ant". O, Behçet Necatigil'in Atatürk Şiirleri derlemesinde (1981: 99) karşımıza çıkıyor. Bunda, "Ölmez" başlıklı şiirindeki "İnsanlar ölür, Türklüğe Allah olan ölmez!" gibi mısrâları tekrâr ediyor ve ona başka hezeyânlar ekliyor: Filhakîka, gerek Edip Ayel'in, gerek Behçet Kemal Çağlar'ın bu çeşid şiirleri, kafası karışmış, mantıkî muhâkemesi bozulmuş bir bunalımlının sayıklamalarını, hezeyânlarını andırıyor: "Mahşerde bir önder bulacak Türk yine sende.", "Türk ırkının en son ulu peygamberi oldun!", "Tutsak seni lâyık yüce Tanrı'yla müsavi!" gibi Bittabi bunlar, sâdece muharrirlerin, şâirlerin değil, onları buna teşvîk eden, hattâ maddeten-mânen zorlıyan Totaliter Rejimin hezeyânları! Esefle okuyoruz: