Mustafa Kemal'in uydurma şecereleri ve hakiki mensubiyeti (146)

TÖS'lü Komünistler, Mütehakkim Zümrenin ve (başta Beynelmilel Siyonizm ve Farmasonluk olmak üzere) hâricî mihrâkların desteği sâyesinde öylesine şımarmış, öylesine küstahlaşmışlardı ki 7-9 Temmuz 1969'da, Kayseri'de akdettikleri II. Fevkal̃âde Kongrelerinde, bizzât Umûmî Reîsleri Fakir Baykurt'un ağzından, "Devrim için eğitim" sloganıyle, bütün muallim câmiasını ve onların yetiştirecekleri talebeleri, Komünist ihtilâli uğrunda seferber etmek emelinde olduklarını ve verdikleri mücâdeleyle, ihtilâl hareketinin artık başlamış bulunduğunu, Sosyalist (Marksist) Düzenin kurulmasının kaçınılmaz hâle ("târihî bir zarûret" hâline) geldiğini îlân etmekden çekinmiyorlardı:

"Dünya gençliği iki yıla yakın bir zamandır galeyan halindedir. Berlin'de, Londra'da, Roma'da, Amsterdam'da, Brüksel'de, Madrid'de, Tokyo'da, Amerika'nın birçok şehirlerinde gösteri, boykot yapıyorlar ve üniversiteleri işgal ediyorlar.

"Bizdeki gençlik hareketleri de dışarıdakilere paraleldir. […] …(Gençlerimizin) istedikleri: 'Tam Bağımsız ve Gerkçekten Demokratik Türkiye'dir…

"Bunun tek çaresi vardır, o da devrimdir. Devrim, tarihsel koşulların olgunlaştığı dönemlerde olur. Tarihsel koşullar olgunlaşmamışsa devrim olmaz. Bugünkü durum, tarihsel koşulların iyice olgunlaştığını göstermektedir.

"Bugün sadece gençler değil, başka büyük kitleler de bunalım içinde ve hareket hâlindedir. Gözünü açan sömürüye karşı çıkmaktadır. […] Yüzyıllardır uyuyan bir koca sınıf doğrulup kalkmakta, karınca kanatlanmaktadır. Dünyanın her yerinde Yeni-sömürgecilik suç üstü yakalanmakta, sorguya çekilmektedir.

"Bağımsızlıkçı, demokratik ve uyandırılmış halkın özgür kararına dayanan, Sosyalizme açık olan Anayasamıza kızanlar, 'Türkiye Sosyalist olacaktır!' denildiği zaman cin-ifrit kesilenler, boş yere çırpınmaktadırlar. Onların dediği değil, tarihin dediği olacaktır! Yalnız Türkiye değil, bütün dünya Sosyalist olacaktır! Bunu durdurabilmek içindir NATO ve CENTO…

"Fakat bütün bunlar, tarihin akışını durdurmaya yeter mi Tarihin akışını durdurur mu Yapsalar yapsalar hızı keserler; o da ellerinden gelirse! Ama mutlak ve muhakkak olan bir şey var; o da şudur: Tarihin akışı durdurulamaz, tarihin dediği olur! […]

"Bugüne kadar 'sır' gibi sakladığımız bu bilinci halkımıza kazandırdığımız gün, dünyanın dönüşü değişecektir.

"Acaba şimdi tarihte saat kaç Tarihte şimdi saat 12'ye çeyrek kalmıştır. Gong vurduğu zaman halkımız önünü apaydınlık görebilmek için, bizden bu bilinçlenmeyi istemektedir.

"Giriştiğimiz 'DEVRİM İÇİN EĞİTİM' eyleminde ne kadar haklı ve tutarlı olduğumuzu bugün tarih denizinde bazı gafil balıklar bilmesinler; zararı yok! O denizde halk da vardır; halk bilmektedir!" (Fakir Baykurt'un -Müddeiumûmî Baki Tuğ'un "İddiânâme"sinde aynen nakledilen- Hitâbesinden, TÖS Dosyası, c. 2, Ankara: Töre-Devlet Yl., 1973: 101-106; Yesevîzâde 1976: 31-34)

TÖS ve onun devâmı olan TÖB-DER, nâşiriefkârlarında, silâhlı mücâdele ve çete harbi propagandası yapmaktan dahi çekinmiyorlardı. Bunun muhtelif misâlleri arasında en dikkat çekici bir tânesi, Komünist çeteci Che Guevara hakkında TÖS mecmûasının 15 Şubat 1971 târihli nüshasında (s. 3) neşredilen Metin Demirtaş imzâlı bir "şiir"dir:

"Bizim de dağlarımız vardır Che Guevara / Bakma şimdi durgunda bir şahan gibi duruyorsa / […] Alaçamın, mor meşenin altında silâh çatıp yatmaya / Bizim de dağlarımız vardır Che Guevara / […] Çünkü Vietnam hepimizin Vietnam'ı / Kongo hepimizin Kongo'su / Bir kere özsu yürümüştür dallara / Patlayacaktır ağır sancılarla karanlıklar / Varmak için o en güzel yalılara / Bizim de dağlarımız vardır Che Guevara." (Yesevîzâde 1976: 42-43)

Bu zihniyet ve tavır içinde, pervâsızca, Hükûmete de harb îlân etmişlerdi:

"…Hepimiz bir örgüt halinde toplanabildiğimiz gün, Hükûmetin ve hempalarının karşısına dimdik çıkabileceğiz. Onların idam hükmünü biz vereceğiz. Bu savaş, bizim ikinci kurtuluş savaşımız olacaktır." (Fakir Baykurt'un beyânâtı, Baki Tuğ'dan naklen, TÖS Dosyası, c. 2, 1973: 45; Yesevîzâde 1976: 26)

Velhâsıl, 1989'da Atatürkçü Düşünce Derneği'nin belli başlı müessislerinden biri olan Prof. Dr. Bahri Savcı'nın evvelâ başında bulunduğu, bilâhare idâresini Fakir Baykurt'a devrettiği teşekkül (Türkiye Öğretmen Dernekleri Millî Federasyonu -TÖDMF- ve arkasından Türkiye Öğretmenler Sendikası -TÖS-), 1960'lı, 70'li senelerde, Türkiye'nin, 12 Eylûl 1980 Darbesine zemîn hazırlıyan tedhîş, kargaşa, katliâm, "kurtarılmış bölgeler" ve ismi konulmamış dâhilî harb vasatına sürüklenmesinin en mühim fâillerinden biriydi…

Komünist lideri Fakir Baykurt, TÖS'ün 7-9 Temmuz 1969 Kongresi'ndeki Hitâbesi'nde, yukarıda naklettiğimiz gibi, açıkça, Türkiye'yi o senelerde kasıp kavurmıya başlıyan Komünist İhtilâl Hareketinin menşêi olarak, Avrupa'yı işâret etmekte, Amerika'dan Japonya'ya kadar yayılan ve Üniversite talebelerinin öncülüğünde gelişen Sosyalist, hattâ Goşist, Anarşist protesto ve ihtilâl hareketiyle Türkiye'de kendilerinin yönlendirdiği hareketin birbirine muvâzî oldukları vâkıasına dikkat çekmekte, bu vâkıayı, zaferlerinin kaçınılmaz olduğunu isbât bâbında delîl olarak kullanmakta idi…

Filvâk̆î, o senelerde, Türkiye dâhil, dalga dalga dünyânın birçok memleketini saran bu talebe -arkasından işçi ve münevver kesimlerin- protesto ve ihtilâl hareketinin en faâl merkezi, Pâris ve Fransa'ydı. Biz de o esnâda Fransa'da "Millî Eğitim Bakanlığı"nın İktisâd tahsîli yapmak üzere gönderilmiş burslu talebesi olarak bulunuyorduk. Olup biteni yakından tâk̆îb ettik. Bilâhare, hâdiselerin perde-arkasına da nüfûz etmiye çalışarak ayrıca araştırma yaptık ve bir hayli malzeme topladık. Netîce olarak şu gibi tesbîtlere ulaştık:

- Hareketi fikrî olarak mayalıyanlar da (başta Herbert Marcuse olmak üzere, Frankfurt Felsefe Mektebi), bilfiil idâre eden, yönlendiren ve destekliyenler de, kısm-ı âzamıyle, Yahûdi Cemâatine mensûbdular: Daniel Cohn-Bendit (Hareketin birinci derecede lideri), Alain Geismar, Michel Recanati, Robert Linhardt, Benny Levy (nâm-ı dîğer Pierre Victor), Henri Weber, Alain Krivine, Bernard Kouchner, Andre Glucksmann, Alain Finkielkraut, Tiennot Grumbach, Marc Kravetz (müsteâr ismi: Moustapha Khayati), Daniel Gluckstein, Pierre Lambert (doğumu: Boussel), Daniel Bensaıd, Olivier Castro, Daniel Schulmann, Yves Fleischl, ilh…; Yahûdi nüfûzu altındaki bütün matbûât, siyâsetciler, sendikacılar ve Fransa Meşrik-ı Âzamı (Grand Orient de France) hareketi desteklediler, hattâ Masonlar önlüklü kıyâfetleriyle sokağa inip nümâyiş yaptılar ve sokaklara destek beyânnâmeleri astılar;

- Siyâsî olarak, hedef tahtasında, Jenosidci İsrâil Devleti'nin, 5 Haziran 1967'de başlatıp (Beynelmilel Siyonizmin ve Farmasonluk, ABD, AvBD, SSCB gibi müttefîklerinin âşikâr-gizli yardımları sâyesinde) birkaç günde, kendi nâmına büyük zaferle netîcelendirdiği Altı Gün Harbinden (ki İsrâil'in "Yıldırım Harbi" olarak da anılıyor) altı ay kadar sonra yaptığı uzun bir matbûât toplantısında (27 Kasım 1967), Yahûdiler hakkında: "Les Juifs […] etaient restes ce qu'ils avaient ete de tout temps, c'est-a-dire un peuple d'elite, sûr de lui-même et dominateur. = Yahûdiler her zaman neyseler öyle kalmışlardı, yâni kendinden emîn ve mütehakkim bir mümtâz kavim." tesbîtinde bulunduğu için Siyonistler tarafından "Yahûdi aleyhdârı" olmakla ithâm edilen General De Gaulle vardı ("Dix ans, ça suffit! = On sene [iktidâr], yeter!") ve aleyhinde bir hayli propaganda yaparak, bir sene kadar sonra, bir referandum vesîlesiyle, onu iktidârdan düşürmiye muvaffak oldular;