Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (129)

2. Îmân Tâzeleme Hâdisesi:

27 Mayıs 1960 İhtilâli: "Kemalizmden uzaklaşan" Menderes ik̆tidârı devriliyor

Türkiye'nin mer'iyetteki Kemalist Rejiminde, bütün ihtilâllerin, darbelerin, askerî muhtıraların esbâbımûcibesi, Kemalizmden uzaklaşan iktidâra haddini bildirmek ve Memleketi tekrâr "Kemalizmin fabrika ayarlarına" döndürmekdir. 27 Mayıs 1960 İhtilâlinde öyle oldu, 12 Mart 1971 Muhtırasında öyle oldu, 12 Eyl̃ûl̃ 1980 Darbesinde öyle oldu…

Kemalizm, Türkiye'de, ihtilâllerin ilhâm kaynağı, müteharrik kuvveti, esbâbımûcibesidir, çünki ihtilâlcilik, Kemalist Totaliter İdeolojinin mayasında mevcûddur…

27 Mayıs 1960 İhtilâli

27 mayıs 1960 ihtilâlcilerinin "Millî Birlik Komitesi" ismini verdikleri ihtilâl komitesinin İhtilâlin esbâbımûcibesini îzâh eden bir numaralı teblîği, tam bir ikiyüzlülük nümûnesiydi:

Üniversite gencliğinin mühim bir kısmını ayaklandırarak, her gün gazeteler vâsıtasıyle tahrîkât yaparak Memlekette kargaşa çıkaran, Memleketin âsâyişini bozan kendileri olduğu hâlde, "kardeş kavgasına meydan vermemek" gibi bir maksadla iktidârı zaptettiklerini iddiâ ediyorlardı… Hiçbir meşrû, hukûkî mesnedleri olmadığı, zorbalıkla iktidâra hâkim olmak, TBMM'yi feshetmek gibi en büyük cürümleri işledikleri için, asıl Esâsiyeyi ihlâl eden kendileri olduğu hâlde, bu ithâmı Hükûmete yöneltiyorlardı… Serbest Seçimlerle iş başına gelmiş meşrû bir hükûmeti silâh zoruyle devirdikden sonra, "âdil ve serbest seçimler yaptırarak idareyi, hangi tarafa mensup olursa olsun, seçimi kazananlara devir ve teslim etmekden" bahsediyorlardı… Bir taraftan, en büyük İnsan Hakları ihlâlini yaparken, dîğer taraftan Demokrasiden, "Birleşmiş Milletler Anayasası"ndan, "İnsan Hakları Prensipleri"nden dem vuruyorlardı… "Bu teşebbüs, hiçbir şahsa veya zümreye karşı değildir" demelerine rağmen, derhâl Hükûmet mensûblarını ve pek çok Demokrat Partiliyi tevkîf etmişler ve daha sonra da, onlara yaptıkları ezîyetle, göstermelik muhâkemelerle onları îdâm sehbalarına, zindânlara göndererek adâleti katletmişlerdi…

Göz boyama kabîlinden samîmiyetsiz lâfları bir tarafa, asıl mesnedleri, Kemalizmdi… Sahte meşrûiyetlerini bu totaliter ideolojiden alıyorlardı…

İkiyüzlülük nümûnesi "Bir Numaralı Teblîğ"leri ibretle okunuyor:

"Sevgili Vatandaşlar! Bugün demokrasimizin içine düştüğü buhran ve son müessif hadiseler dolayısıyla kardeş kavgasına meydan vermemek maksadıyla Türk Silâhlı Kuvvetleri, memleketin idaresini ele almıştır. Bu harekâta, Silahlı Kuvvetlerimiz, partileri içine düştükleri uzlaşmaz durumdan kurtarmak ve partiler üstü tarafsız bir idarenin nezaret ve hakemliği altında, en kısa zamanda âdil ve serbest seçimler yaptırarak idareyi, hangi tarafa mensup olursa olsun, seçimi kazananlara devir ve teslim etmek üzere girişmiş bulunmaktadır.

"Girişilmiş olan bu teşebbüs, hiçbir şahsa veya zümreye karşı değildir. İdaremiz, hiç kimse hakkında şahsiyata müteallik tecavüzkâr bir fiile müsaade etmeyeceği gibi, edilmesine de asla müsamaha etmeyecektir. Kim olursa olsun ve hangi partiye mensup bulunursa bulunsun, her vatandaş, kanunlar ve hukuk prensipleri esaslarına göre muamele görecektir. Bütün vatandaşların, partilerin üstünde aynı milletin, aynı soydan gelmiş evlatları olduklarını hatırlayarak ve kin gütmeden birbirlerine karşı hürmetle ve anlayışla muamele etmeleri, ıstıraplarımızın dinmesi ve milli varlığımızın selameti için zaruri görülmektedir.

"Kabineye mensup şahsiyetlerin, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne sığınmalarını rica ederiz. Şahsî emniyetleri kanunun teminatı altındadır.

"Müttefiklerimize, komşularımıza ve bütün dünyaya hitap ediyoruz. Gayemiz, Birleşmiş Milletler Anayasası'na ve insan hakları prensiplerine tamamen riayettir. Büyük Atatürk'ün 'Yurtta sulh, cihanda sulh' prensibi bayrağımızdır.

"Bütün ittifaklarımıza ve taahhütlerimize sadığız. NATO ve CENTO'ya inanıyoruz ve bağlıyız. Düşüncemiz 'Yurtta sulh, cihanda sulh'tür."

(https://tr.wikisource.org/wiki/27_May%C4%B1s_Darbe_Bildirisi; 11.7.2025)

Kemalizm nâmına, silâh zoruyle, meşrû Hükûmeti devirmek

İhtilâlcilerin sahte meşrûiyetlerinin mesnedinin Kemalizm olduğuna dâir tesbîtimiz için üç kaynağa mürâcaat edeceğiz: İsmet İnönü'nün dâmâdı Metin Toker'in Akis mecmûası, Ercüment Karacan ile Abdi İpekçi'nin Milliyet gazetesi ve Ahmet Emin Yalman'ın Vatan gazetesi… Üçü de, birbirinden Münâfıkça, birbirinden müfsidâne kaleme alınmış neşriyâtlarında, İhtilâlin esâs ilhâm kaynağı olarak Kemalizmi gösteriyorlar…

Akis'in İhtilâl sonrası neşredilen ilk sayısından okuyoruz:

"…Ankara, (28 Mayıs sabahı) yeni günle birlikte sokaklara döküldü. […] Şimdi Ankaranın gene o 'neşri yasak' edilen hâdiselerin merkezi haline gelmiş olan ve bütün memlekette böylece şöhrete ermiş Kızılay semtinde kurtuluş ve yeni bir kuruluşun bayramı yapılıyordu. Görülmemiş baskıya, copa, dayağa, zulme rağmen Kızılayda toplanan, göğsünü, tertemiz alnını, yirmi, [yirmi] beş yaş baharını süren taptaze ömrünü memleketinin kurtuluşuna adamış, Atatürkün Cumhuriyeti ve inkılâplarını emanet ettiği Türk Gençliği elbette böyle bir dikta rejiminden kurtuluşun ve yepyeni bir kuruluşun başlangıcında kendisinden bekleneni yapacak, gür ve namuslu sesi vatan ufuklarında bir baştan bir başa çınlıyacaktı.