Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (130)

"Atatürk memnûndu, mes'ûddu!"

"Ellerde taşınan büyük Atatürk portrelerinin hepsinde Atatürk gülüyordu. Atatürk memnundu. Atatürk mes'uttu. O, yıllarca önce bu yurdu düşman çizmelerinden kurtarıp yepyeni bir vatan yaratırken çağdaş dünya milletleri hizasına erişmiş büyük ve mes'ut bir Türkiyenin kuruculuğunu yaparken en büyük güveni gençlikti. Eserini de ona emanet etmişti. Şimdi bu kutsal emanetini nasıl yiğit, korkmaz ve sağlam ellere bıraktığını görmekten, eserinin devamına ve mükemmelleştirilmesine azmetmiş, kenetlenmiş bir kütle hâline gelmiş en küçüğünden en büyüğüne kadar askeri, öğrencisi ve her hangi bir vatandaşına kadar bütün milletin nasıl kendi izinde olduğunu görüyordu. Bundan ötürü elbette mes'ut, elbette memnun, elbette rahattı.

"Bütün Ankara, Atasına koşuyor, huzûrunda saygıyle eğiliyor, bütün ruhlar yıkanıp temizleniyor…"

"Sayısı hesaba sığmayan vasıtalara binmiş, sayısı hesaba gelmeyen kalabalığın toplandığı meydanlar saatlerce dolup boşaldıktan sonra yön Anıt Kabre çevrildi. Anıt Kabir yollarında sayısız bayraklar, dövizler, kamyonlar, otobüsler, otomobiller dolusu Ankaralı, bir o kadar da yürüyen insan vardı. Bütün Ankara Atasına koşuyor, onun kişiye yeni bir çalışma hızı, şevki veren manevi huzurunda misli görülmemiş bir bağlılık içinde saygıyla eğiliyor, bütün ruhlar yeniden yıkanıp temizleniyor, yeni güçler kazanılıyor, memleketin geleceğine Atatürk izinde olmanın şerefine bir kere daha inanılıyor, daha dik, daha emin, daha güvenli olarak çıkılıyordu. İlh…"

"Târümâr oldular!"

Bu haber-makâle, İhtilâlin perde-arkasındaki elebaşılarından olan İsmet İnönü'nün gerçekleşmiş tehdîdinin hatırlatılmasıyle nihâyete eriyor:

"Hatırlarsınız, İnönü demişti ki: 'Vatandaşlarıma emniyetle haber veririm ki, esasen azlıkta olan kanun dışı partizanların mecalleri zayıflığın son haddine gelmiştir. Tarümar olmak yolundadırlar.'

"Gerçekten 'tarümar' oldular!" (Akis, 30.5.1960, ss. 32-33)

Milliyet'e göre "Ataları artık rahat uyuyabilir" imiş

28 Mayıs 1960 târihli Milliyet'te dört resim dikkati çekiyor:

Birincisinde, Türk bayrağı zemîni üzerinde, yukarıda, otoriter bakışlarıyle "Büyük Şef"in bir portresi, altında, sol tarafta hazır ol vazıyetinde bir asker ve sağ tarafta aynı duruşta bir genc, en altta "Ne mutlu Türküm diyene!" vecîzesi…

Gazete sayfasının en altında, sağda yer alan resim, Turhan'ın bir karikatürüdür: Mustafa Kemâl, askerî kıyâfetiyle, sol üst köşede, 27 Mayıs 1960 târihini gösteren takvîmin altında ve bulutlar üstünde uyuyor… Resmin altındaki mesaj: "Atatürk – Artık rahatça uyuyabilirim…"

(Milliyet, 28.5.1960, s. 1)

Mütehakkim Zümre, Kemalist rûhla gerçekleştirdiği ihtilâlini alkışlıyor…

***

İhtilâl ekipinin başı Cemal Gürsel'in riyânâmesi

Sağ tarafta, İhtilâl ekipinin başı Org. Cemal Gürsel'in telefonla konuşurken çekilmiş bir fotoğrafı ve altında ikiyüzlü beyânâtı:

"Gürsel 'Diktatör olmıyacağım' dedi. Millî Birlik Komitesi Başkanı millete hitab ederek dürüst bir demokratik nizamın kurulacağını bildirdi. Orgeneral Cemal Gürsel, politika ihtirası ile şuuru bozulanları vaktiyle ikaz ettiğini açıkladı."

Gazete, Gürsel'in radyo hitâbesinin tam metnini de veriyor. Emrine itâatle mükellef oldukları Hükûmete, dahası başlarındaki Umûmî Erkânıharbiye Reîsine (Org. Rüştü Erdelhun) dahi isyân ederek ik̆tidârı zaptetmiş bu âsî gürûh, riyâkârca Demokrasiden bahsediyor, bizzât tahrîk ettikleri karışıklıkları bahâne ederek "kardeş kavgasını önlemek"den dem vuruyor, Hükûmet mensûblarına yönelttiği "şuûr bozukluğu"ndan kendisinin muztarib olduğunu îtirâf edercesine Hükûmeti "Türk Milletini zincire vurmak kasdında" olmakla ithâm ediyor ve aksini beyân etmesine rağmen, iktidâr gâsıbı bir diktatör ağzıyle konuşuyor… Baştan sona bir riyânâme:

"Büyük Türk Milleti!

"Bir aydanberi memlekette cereyan eden ve milleti sür'atle korkunç buhranlara sürükleyen hâdiseleri biliyorsunuz. Bu gidişin memleketi kanlı bir kardeş kavgasına da götürmekte olduğunu her aklı başında vatandaşın takdir ettiğine kaniim.

"Dünya ahvali her gün biraz daha kötüye doğru giderken usulsüz politika yüzünden vatanımızın maddeten ve mânen perişanlığa sürüklenmesi, vicdan sahibi bütün vatandaşları dilhûn etmektedir.