Asıl bağış sebebi neydi
Ne var ki, İnönü, uzun seneler sonra, Hâtırât'ında, 12 Haziran 1937'de TBMM'de îrâd ettiği nutku yok farzederek, başka telden çalacak, hâdisenin içyüzünü o zamân ifşâ edecekdir.
Hâtırât'ındaki îzâhatına nazaran, "Tek Adam"ın ilk niyeti, çiftlikleri Zirâat Vekâletine satmakmış. Arada müzâkereler olmuş, hattâ muayyen bir bedel de tesbît edilmiş. Satmak istemesinin başlıca sebebi de, çiftliklerin (veyâ Ankara'daki Orman Çiftliği'nin) zarâr etmekte oluşuymuş. "İkinci Adam", buna îtirâz etmiş. Îtirâzının esâs mesnedi de şu: Bu çiftlikler çok büyük mik̆yâsda Devletin yardımıyle inkişâf etmişlerdir; şimdi, Devlet yardımıyle ortaya çıkmış bir eseri, yine Devlete satmak doğru olmaz ve böyle bir muâmele (en azından müstakbel nesillerde) büyük infiâl doğurur. Devletin büyük yardımıyle teşekkül etmiş bu işletmelerin husûsî mülkiyet mevzûu olmasına insanlar râzı gelmez ve bir gün gelir, imk̃ân bulur, yine bunu Devlete intikal̃ ettirirler. Îtirâzının ikinci bir mesnedi ise, çiftliklerin hukûken tek mâliki "Büyük Şef" olduğuna göre, böyle bir satış muâmelesinin onunla Hük̃ûmet arasında yapılması mecbûriyetidir; ki bu da, pek çirkin bir hâl olur: Bir tarafta satıcı olarak Devletin başı, dîğer tarafta Hük̃ûmet! O hâlde ne yapmak lâzım En doğrusu, bunları Hazîne'ye bağışlamak ve bu vesîleyle de "Büyük Halâsk̃âr"ın şânına şân katmaktır…
(Cumhuriyet, 9.8.1929, s. 1)
Kemalist Propagandaya nazaran çiftlikler: "Gazi, bir çölden bir mamure vücude getiriyor"…
"İkinci Adam", 12 Haziran 1937'de TBMM'deki nutkunda, "Ebedî Şef"ini bir taabbüd edâsıyle tebcîl ederek: "Milyonlar değerindeki bu çiftlikleri, Atatürk, senelerdenberi şahsî tasarrufu ve bilhassa şahsî emeğile vücuda getirmiştir" derken, Hâtırât'ında, zarâr eden bu çiftlikleri Zirâat Vekâleti'ne satmak isteyen "Tek Adam"a: "Hükûmet ve devlet de bir örnek göstermek için gösterdiğiniz gayreti kolaylaştırmak üzere çok emek sarfetmiştir. Büyük ölçüde Hükûmet yardımı ile, Hazine yardımı ile meydana gelmiş bir eseri tekrar Hazineye satmak muamelesi bizim için doğru olmaz…" gibi sözlerle işin içyüzünü hatırlatarak onu çiftlikleri bağışlamıya iknâ ettiğini kaydediyor. Bağış sâyesinde, aynı "İkinci Adam" tarafından ve Meclis Kürsüsünden, bir def'a daha, "Atatürk'ün en kıymetli hazinemiz ve onun şan ve şerefinin de vatanın şan ve şerefi demek olduğu" îlân edilebilmiştir!
***
"İkinci Adam", bu sûretle "Tek Adam"ı bağışa iknâ etmiştir; l̃âkin o, İnönü'nün bu muhâlefetinden muğber olmuş ve böylece "İkinci Adam"ın Başvekîllikden azliyle netîcelenecek üç ay sonraki şiddetli çatışmanın (ki esâsı îtibâriyle nefsânî mâhiyettedir) bir âmili daha hâsıl olmuştur. İnönü, ("Atatürk'le tartışmalarını" ve kendisinin "Başvekîllikten ayrılmasına" götüren vetîreyi îzâh ettiği Fasıl içinde yer alan) bu bahsin sonunda, bir burukluk hâletirûhiyesi içinde, Ali Çetinkaya vâsıtasıyle bir târîze, kendi tâbiriyle "bir îkâza" mârûz kaldığını belirtirken bu gelişmeye işâret ediyor:
"Yugoslavya'dan dönüyordum. Geldim; ilk rastgeldiğim vekil arkadaşlardan biri, 'Ankara'da Orman Çiftliği'nin Ziraat Vekâleti tarafından satın alınması konuşuluyor' dedi. [Mustafa Kemâl,] Celâl Bey'e söylemiş… Vekil arkadaş bunu bilgi olarak verdi. Niçin oluyor, nasıl oluyor, sebep nedir tarzında bilgi almak istedim. 'Fazla bir bilgim yok' dedi. 'Yalnız, böyle bir mesele var. Onu haber veriyorum' dedi. Bunun üzerine Atatürk'le görüştüm.
"Bu meseleyi ben açtım Atatürk'e. Atatürk ile ilk görüşmemde, Yugoslavya'dan döndükten sonra, bu Orman Çiftliği'nin satın alınması meselesini konuştuk. Atatürk, Ziraat Vekâleti'nin Çiftliği almak istediğini söyledi. O zaman, hatırımda tam rakamı kalmadı, bedeli meselesinin konuşulduğunu da orada öğrendiğimi zannediyorum.
"Ben buna itiraz ettim. Orman Çiftliği'ni yetiştirmek için çok emek sarfetmişsiniz, ama hükûmet ve devlet de bir örnek göstermek için gösterdiğiniz gayreti kolaylaştırmak üzere çok emek sarfetmiştir. Büyük ölçüde hükûmet yardımı ile, hazine yardımı ile meydana gelmiş bir eseri tekrar hazineye satmak muamelesi bizim için doğru olmaz…
'-Ne olacak bu çiftlik' diye sordu.
'- Ne olacak Bunu alacaklar bir gün!' dedim. 'Yolunu devlet yapar, suyunu devlet getirir, ağacını devlet diker, sonra bu eser meydana gelince, bunu değerlendirir satarsın… Özel bir maldır diye bu yürür gider… Bırakmazlar!'
'- E, ne yapalım' dedi.
'- Bilmiyorum, ne yaparsın…'
'- Vereyim öyle ise! Nereye vereyim' dedi.
'- Hazine'ye ver doğrudan doğruya!' dedim.
"Vereyim sözünü, o söyledi. '- O halde ben vereyim!' dedi.
"Bu muamele böyle takarrür etti aramızda.
"Ali Çetinkaya, öğrendiği zaman beni gördü. '- Atatürk, Çiftliği Hazine'ye veriyormuş!' dedi. '- Evet, öyle kararlaştırdık!' dedim. Tafsilat söylemedim. Dedi ki:
'- Atatürk, Çiftlikte her ağacın dikilmesine ilgi göstermiştir, takip etmiştir, zevk almıştır. Bunu seviyor. Üzüntüsü yok mu Bunu böyle Hazine'ye bağışlamakla müteessir olmaz mı'
'- Hiç öyle görmedim ben!' dedim. Hakikat de öyle.
'- Olmaz! Son derece müteessir olmuştur, hiç şüphe etme buna!' dedi. 'Bir ağacına kıyamayan hepsini birden verir mi bunun' dedi.
"Aslında Çiftliği elden çıkarmanın bir sebebi de, zarar etmesi… Ondan kurtulmak için satış muamelesi düşünülüyor…
"Çetinkaya: '- Mümkün değil! Çok müteessir olmuştur!' dedi. '- Doğru bir şey değil bu!' [dedim.] '- Doğru bir şey yapmadı manasına mı söylüyorsunuz, doğru bir şey değil manasına mı söylüyorsunuz' dedi. '- Öyle görmedim ben!' dedim.
"Böyle bir ikazı aldım. [Mustafa Kemâl,] böyle bir şey yaptı bana…" (İsmet İnönü, Cumhuriyetin İlk Yılları II, İstanbul: Cumhuriyet Yl., Kasım 1998, ss. 64-65)
İş Bankası'nın %28,09'luk hisseleri Hazîne'ye devredilmelidir
Günümüzde T. İş Bankası'nın sermâye yapısına bakıldığında, üç sermâyedâr grupunun Banka'da söz sâhibi olduğu görülüyor:

12