Canlıların doğumlarından ölümlerine geçen süreye "ömür" deniyor. Yaşamın adı ve özeti böyle. Gün, ay, yıl olarak tanımlanan zaman dilimleri tüm canlıların varlık çizgilerini gösteriyor. Doğumdan başlayan yaşam yürüyüşü kimi sorunlar, kimi başarılar, kimi kazanımlar, kimi yitiklerle sona kadar sürüyor. Zaman bir yaşam köprüsüdür. Günler, aylar, yıllar bu köprünün altından akan renkli sulardır. Hiç kuşkusuz ve tartışmasız, toprağın üstünden altına geçişe kadar güneşin beslediği tüm yaşam ve yaşayanlar doğanın kucağındaki sıcaklığı hiçbir yer de bulamazlar. Bu gerçeğe karşın doğaya karşı olumsuz tutum ve davranışlar tüm canlıların kendi karanlıklarının kendi kusurlarından kaynaklandığının ayırdında olmamalarıdır. Unuttuğumuz gerçek, güçlüklerin ve sıkıntıların çoğunun sorumluğunun kendimiz olduğudur. Zaman, Tanrı kucağı ve yaşam kuşağıdır.
Değişik alanlarda ve konulardaki aykırılıklar, bozukluklar, çelişkiler nedeniyle koyulaşan yaşam karanlığı Siyasal niteleme ve değerlendirmelerle büsbütün karışmaktadır. İktidar aymazlık ve tutarsızlıkları ile muhalefet bölünmeleri ve karşıtlıkları siyasal bulutları karartmakta ve yoğunlaştırmaktadır. Oysa siyasetin başlıca görevi ve yükümlülüğü, toplumsal aydınlığı ve dayanışmayı tüm yönleri ve gerekleriyle gerçekleştirmektir. Siyaseti partiler yarışması olarak algılayıp uygulamak büyük bir yanılgıdır. Ulusa hizmet ve yaşam aydınlığını artırıcı çabalar yarışması olduğu gerçeğini çalışmalar ve uğraşlarla kanıtlamaktır. Partiler arası ilişkilerdeki terslik ve sertlikler, siyaseti ulusa hizmet yarışması olmaktan uzaklaştırıp partiler arası gösteri durumuna düşürmektedir. Olanlar da ulusa, ülkeye olmaktadır.