Gerçekler (2)

10 Kasım'da kaldığım Vehbi Koç Öğrenci Yurdu'ndan sabahın erken saatinde Etnografya Müzesi'ne gittim. Müze'nin önü ve çevresi çok kalabalıktı. 67 ilden gelen, öğrencilerle izcilerden oluşan öğretmenler yönetimindeki kurullar, halk ve özellikle frak-smokinli parlamenterler halkevi ile müzenin arasında çok düzenli biçimde sıralanmışlardı. Top arabası en önde idi. Onun arkasında bir general, Kız Teknik Öğretmen Okulu öğrencisi Muallâ Gökhan'ın yaptığı siyah bir kadife yastığa iliştirilmiş Atatürk'ün istiklâl madalyasını camlı bir kutu içinde taşıyordu. Saat 9.05'de müzenin merdivenlerinden tabut indirildi. Arkasından Menderes ve Makbule Atadan indiler. Makbule hanım, Meclis Başkanı Koraltan'ın kızı Nilüfer hanımın kolunda idi. Madalyayı taşıyan generalin arkasında yer aldılar. Onları solda İsmet İnönü, ortada Refik Koraltan. sağda Adnan Menderes, onların arkasında da Bakanlar Kurul üyeleri ile milletvekilleri izledi. Arkalarında da 67 ilin kurullarıvardı. Ben, kortejin düzenli yürümesi için görev yapanlardan biriydim. Kortej, Halkevi ile Etnografya Müzesi'nin arasından Opera önünden Ulus'a yönelerek istasyon yolundan Anıt Kabir'e geldi. Bu gelişte tabutu taşıyan top arabasını çeken askerlerin adım sesleri, bandonun sesi, uçan kuşların kanat sesleriyle pencerelerde, duvarlarda, ağaçlarda izleyen yurttaşların hıçkırık seslerinden başka ses duyulmuyordu.

GENERALLERİN OMUZUNDA

Anıt Kabir merdivenlerinde tabut generallerin omzuna alındı. 220 metrelik Arslanlı Yol geçilip üzerinde "Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir" yazan platonun üzerine konuldu. Celâl Bayar mikrofona gelip "Padişah yapmak istediler, olmadın. Halife yapmak istediler,olmadın. Seni sevmek milli ibadettir" sözleriyle dikkat çeken güzel bir konuşma yaptı. Sonra tabut mozolenin olduğu yere çıkarılıp soldaki sütunlar arasından vinçle gömülme yerine indirildi. Biz, Bayar'ın arkasından yürüyerek Arslanlı Yol çıkışının sağındaki iki kanatlı büyük kapının önüne geldik. O sırada İsmet İnönü kapının yanında bir sandalyede oturuyordu."Bir diyeceği olup olmadığını" sorduğumda teşekkür etti.

Açılan kapıdan yokuş aşağı indik. Aşağıda mezar hazırlanmıştı. Kasım'da Etnografya'da tabut açılmış, ilâçtan arındırma yapılmış, tabut kapatıldıktan sonra bir kez daha namaz kılınmıştı. Mezarın başında tabut açılıp Atatürk'ün kefenli bedeni mezara yerleştirildi. Tabut geri çekildi. Mezarın sağ yanında yuvarlak bir sehpada tutanak duruyordu. Mezar kapatılınca hazır bulunanlar toprak atarak düzenlediler. İki subay ile iki astsubay görmüştüm. Bu sırada Makbule hanım hafif hafif hıçkırıyordu. Mezarın üzerine bizim bir gün önce Cebeci ve Dışkapı'da ki kız ve erkek öğrenci yurtlarından aldırdığımız öğrenci kanları enjektörle sıkıldı. Sonra güzel kumaş keseler içinde Zübeyde Hanım'ın memleketi olduğu söylenerek Karaman'dan gelen toprak ile Selânik ve Kıbrıs'tan gelen topraklar döküldü.