Doğa özeni

Varlığımızın gerçekleştiği, yaşamı­mızı sürdürdüğümüz doğa, tüm yapısı ile bizi barındıran ortam­dır. Canlı ve cansız değerleriyle insanlığın kucağı olan, insanlığı doyuran ve yaşatan doğaya yaraşır olduğu değeri ve önemi verdiğimizi savunamayız. Ye­rüstü ve yeraltı varlıklara karşı tutumumuz doğadan yana değil, doğaya karşı olduğumu­zu göstermektedir. Yararlanma çabaları doğanın kıyımı olarak birbirine eklenmektedir. İnsan­ların doğaya karşı acımasız, anlayışsız, bencil, çıkarcı, yağmacı ve yıkıcı tutumları nice yeri doldurulmaz, yeni­si sağlanamaz, önlenemez yitiklere neden olmaktadır. Avcılıktan kazanç sağlamaya değin birçok konu doğanın sömürüsüyle yapılmaktadır. Kısaca, doğaya karşı saygısız, duygusuz, anlayışsız ve sevgisi­ziz. Ölçünün kaçırıldığı çıkar ve yarar çabaları doğaya kötülük­ler biçiminde sürdürülmektedir. İnsanlara iyi davranılmıyor ki hayvanları da kapsayan do­ğaya iyi davranılsın. Yakmak, yıkmak, kurutmak, bitirmek, yoketmek kimi insanların becerisi, başarısı sayılıyor.

Kıyılarımız (sahillerimiz), nehirlerimiz-ırmaklarımız, derelerimiz, göllerimiz, bah­çelerimiz, bağlarımız, spor alanlarımız, sokaklarımız, caddelerimiz, okul alanlarımız yaraşır oldukları özeni, bakımı görüyorlar mı Yapılanma yer­leri, araç-gereçlerin kullandık­ları yollar, toplantı ve alış veriş alanları, bekleme salonları sağlık koşullarına aykırılıklarını sürdürüyor. İnsana gereken değerin verilmediği, saygı gös­terilmediği yerlerde yaşamın karanlığı egemen olur.

Değişik bağ ve biçimdeki et­kiler her yerde sürüyor olmalı ki basında yakınmaların arkası kesilmiyor. Belediyelerde, tapu dairelerinde, yargı yerlerinde, öbür ilgili kurumlarda kamu yüklenicilerin (müteahhitlerin) gördüğü kolaylık, yakınlık ve destekten acı ve üzüntüyle söz edenlere rastlıyoruz. Kimileri için istediğini yapma gücü, istediği sonucu alma yeteneği, tuttuğunu koparma başarısı, istediği kişi ve makamla ilişki becerisi söylentilere neden oluyor.

Öyle durumlar yaşanıyor, izleniyor, duyuluyor ki ahlâka inan, hukuka güven, kişiliğe saygı, değerlere özen, ilişkile­re anlam verme hiçbir önem taşımıyor. Nasıl ve neden bu durumlara düştük anlamak güç. Kendimize yakışmayan tutum ve davranışlarla yalnız günümüzü değil, geleceğimi­zi de karartıyoruz. Doğaya, insanlara, hayvanlara karşı anlayışlı davranma gereği toplumsal bilincimizde sıcak bir yer tutmalıdır. Suları, ağaçları, bitkileri, tüm canlılarıyla doğa hepimizin kucağı ve gömütü­dür. Bulunduğu yeri her yön­den iyi tutmak, bakımlı kılmak da insanların görevidir, insanlık gereğidir.