Aksakal... Dedi ki...

Cemil Çiçek... Siyasetin "Aksakal... Akil adam" sınıfından... "Tecrübe küpü." Soru çok açık: - Başta Amerika... Ve bazı Batı ülkeleri... Türk siyasetinin neresindeler Cemil Çiçek'in yanıtı aynı açıklıkta: Becerebilirlerse her tarafında olmak isterler. Türkiye gibi büyük, önemli ve stratejik bir ülkeye sırtlarını dönmezler... Gelişmelere yön vermek isterler. 1945'ten bu yana hangi taşı kaldırsan... Olumsuz anlamda söylüyorum... Altından ABD çıkar. Barış Gönüllüleri diye geldiler, her işin önünde, arkasında yer aldılar. Darbeler... Darbe girişimleri... Gerisinde sadece ABD değil, İsrail ile bazı Batı ülkeleri de var. 15 Temmuz hain darbe girişiminde de arka plandaydılar... Bazı kıytırık Körfez ülkeleri de onların taşeronluğunu yaptılar. PKK'yı kim besleyip büyüttü Kim destekledi Yine onlar. Özetleyecek olursam... ABD'nin, Türkiye'ye nitelikli bir ilgisi vardır... Bu bazen darbe organizasyonu ve desteği şeklinde olur... Bazen de teröre destek şeklinde... Bazen de başka şekillerde. KRİZ YÖNETİMİ Erzurum Valisi Okay Memiş, Kovid-19 gazisi... Koronayı oldukça ağır geçirdi. Ama... Kar başlayınca, "Vali ayaktaydı... Sokaktaydı... Kriz masasındaydı." Erzurum Büyükşehir Belediyesi, zaten organize olmuştu... Mehmet Sekmen başta, bütün ekip karla mücadeledeydi... Erzurum... "Sıfır sorun." Geçenlerde Sakarya'ya gitmiştik... Cemil Çiçek, Abdülkadir Aksu, Necati Çetinkaya, Saffet Arıkan Bedük... Yaşar Öncan... Ve diğer dostlarla. Sakarya Valisi Çetin Oktay Kaldırım, bizlerle görüşmeyi çok istedi... Fakat evden çıkamıyordu... Kovid-19. Birkaç gün geçti... Doktorlar, "Vali Bey iyileştiniz" dediler... Ve bu sırada kar başladı... Hani Ankara-İstanbul yolu bile kapanmıştı. Vali Kaldırım, çizmesini, parkasını giydi... Karla mücadeleye katıldı. Valiyi gören Sakaryalılar, "Efendim emrinizdeyiz" dediler... "Topyekûn mücadele" başladı... Sonuç, "tam başarı." Şunu söylemek istiyoruz: "Böyle durumlarda" halk, yöneticisini yanında görmek ister. PANİK İngiliz Büyükelçisi, "sakıncalı bir kişi" değil ki. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın, büyükelçi ile balıkçıya gitmesi, "suç" değil ki, "ayıp" değil ki. Tabii... İstanbul karla boğuşurken, "Zamanlama kazası... Eleştirilir... Ekrem İmamoğlu'nun da bu eleştirilere katlanması gerekir." Konumuz, "yemek" değil... Yemeğin ardından İmamoğlu ve çevresinin sergilediği öfke. "Yemek görüntüleri nasıl sızdı MOBESE kayıtları... Polis... İçişleri Bakanlığı" öfkesi. 1. Yemeği gizlemeye, yemek fotoğrafından korkmaya ne gerek var 2. Yemek, önceden medyaya haber verilmeliydi... Kimden, ne diye çekinildi 3. Yemek sonrası İmamoğlu, medyaya birkaç cümlelik açıklama yapabilirdi. 4. Öfke... MOBESE... İçişleri'ne, polise kızmak... Kumpas gibi sözler söylemek... Panik belirtisi. ARŞİV YALAN SÖYLEMEZ Yıl 1976... Bülent Ecevit, CHP Genel Başkanı... Bir sözü gazetelerde yer aldı. Kelimesi kelimesine... Noktası, virgülüne: "Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye'de, uysal hükümetler arama sevdasından vazgeçmelidir." ÖNERGE... 18 MART 1976 Madem arşivlere daldık... Devam edelim. CHP'li 34 milletvekili, TBMM Başkanlığı'na bir "önerge" verdiler. "ABD" ile ilgili. "CIA'nın Türkiye'deki görevlilerinin açıklanmasını" istediler. Bitmedi... Önerge sahipleri, "CIA'nın bazı siyasi partilere maddi yardımda bulunduğunu"