Üniversite nereden geldi de nereye gidiyor
Türkiye'de yükseköğretimle ilgili herhangi bir olumlu gelişmeyi duymaya tahammül etmeyen insanların varlığı malum. Olumlu bir gelişmeden, bir boyuttan söz edilirse hemen en olumsuz ağızlarını açıp bütün gelişmeleri önemsizleştirenlerin nasıl bir yükseköğretim seviyesini hayal ettiklerini zaman zaman soruyorum. Mesela üniversitelerin yirmi yıl önceki seviyesi mi 40 yıl önceki mi Altın Çağ addettikleri Cumhuriyet dönemini mi Bir de hangi açıdan meselaÜniversiteleşme seviyesi açısından desek, hoca başına düşen öğrenci sayısı açısından desek, uluslararasılaşma seviyesi açısından desek, hocaların araştırma ve yayın sayı ve kaliteleri ve aldıkları atıflar açısından desek, araştırma ve ifade özgürlüğü açısından desek veya hangi kriter açısından dersek diyelim mevcut durum hangi dönem ile karşılaştırılıp daha kötü olduğu söylenebilir Cumhuriyetin ilk 25 yılında Türkiye'de yeni bir üniversite bile açılmış değil. Varolan Osmanlı Darülfünun'unun İstanbul Üniversitesi'ne dönüştürülmüş olmasından başka bir gelişme yok. 1947 yılında ancak iki yeni üniversite kurulabiliyor ve bu üniversitelerin dünya gündemine ilk gelişleri bile mesela DTCF'de yaşanan siyasi eksenli tasfiyeler dolayısıyla oluyor. Yani üniversite demek alabildiğine ideolojik bir resmi görüşün taliminden başka bir şey ifade etmiyor. Üniversiteler darbecilerin manipülasyonlarına açık bir alan olarak görülüyor. Sonraki yıllarda yavaş yavaş gelişiyor ama daha seksenli yılların başlarından itibaren başörtüsü, katsayı, 12 Eylül istibdadının bir hediyesi olarak YÖK, derken üniversite adına elimizde nasıl bir pratik kalmıştı acabaTürkiye'de "üniversite bitmiştir" diye şom ağızlılık yapanlar hangi varlık dönemine gururla atıfta bulunabilirler 28 Şubat döneminden itibaren hocaların başörtülü kovaladıkları, ÖSYM'nin bütün ölçme ve değerlendirme kriterlerini İmam-Hatiplileri ve meslek liselileri dışarıda bırakacak formüllere dayandırdığı dönemler mi ÜNİVERSİTELEŞMENİN SORUNLARITabii ki bugün üniversitelerin mevcut haliyle sorunsuz olduğunu kimse söyleyemez. Eleştiri konusu edilen veya tespit edilen bütün eksikler ve kusurlar bugün rahatlıkla ifade edilebiliyor, hepsi de geliştirme ve güncellemeler için gerekli veri tabanına alınıp değerlendirilebiliyor.Buna rağmen Türkiye'de üniversiteleşme ile ilgili eleştiriyi bizzat yaptım: Bu kadar üniversiteleşme oranı fazladır ve sosyolojik olarak telafisi çok zor sorunlara yol açabilir. Bugün üniversiteleşme oranımız övünmemiz gereken seviyenin çok üstüne çıkmış, bir kusura dönüşmüştür. Kusuru istihdam politikalarımızdan belli sektörel üretim sistemlerimize, aile yapımızdan doğurganlık oranımıza ve genel geçer yaşam tarzlarımıza kadar bir sürü zararlı etkisi olmasından. Belki işe 12 yıllık zorunlu eğitimden dönmekle başlayıp, belli mesleklere geçişlerin önünü erken yaşta açmak lazım. Bugün hiç üniversite okumayı gerektirmeyen ve kazancı bugünkü üniversite mezunlarının birkaç katı yüksek birçok meslekte çalışacak insan bulmak çok zor. Bir asansör bakımı için insan arayın mesela isterseniz. Haftalar sonrasına gün alabiliyorsanız, o da bulabilirseniz. Bu tür meslekler için insan yetiştirmek zorla üniversite okutmaktan hem daha kolay hem daha verimli sonuç verebiliyor. Tabii üzerinde işin erbabınca uzunca durulması gereken bir konu. Üniversiteleşme seviyemiz bir sorun olsa da, bu soruna başka büyük sorunlarla baş etmek üzere koyulduğumuzu da unutmayalım. Fırsat eşitliği oluşturabilmek ve toplumda yükseköğretim talebinin karşısındaki kısıtlamaları kaldırabilmek adına girişilen bir iş. Bir başka boyutu da tabii ki ekonomik. Her bir üniversitesinin bulunduğu ile yaptığı katkılar, şehrin çevresel-fiziksel gelişimi veya kültürel ve ekonomik gelişimindeki rolü girişilen bir kalkınma programının bir parçasıydı. Ama şimdi artık bu programın etki analiziyle yan etkileriyle baş etmemiz gereken bir durumda olduğumuzu da anlamak zorundayız. Gelelim uluslararasılaşma konusunda üniversitelerimizin kat ettiği olumlu mesafeye, bilhassa İngiltere'deki üniversitelerin QS sıralamasındaki düşüşüne karşılık Türkiye üniversitelerinin yükselişi ve bunda İngiltere'deki uluslararası öğrenci payının düşmüş olmasına dair söylediklerimize. Türkiye