Ukrayna'dan görülen: Herkes potansiyel mülteci

Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısının uluslararası ilişkiler açısından, güç dengeleri ve siyasetleri açısından sebepleri ne olursa olsun karşımıza çıkan insani dram bütün savaşlardakinden farksız. Batılılar Batı dışı toplumlarda yaşanan bu dramları çok uzunca bir zamandır bir dizi film tadında izliyor. Üzerine hiçbir sorumluluk yüklemeden, hayatında etkisini hiçbir şekilde hissetmeden, bir vicdan azabı duymadan. Hayatın rutinine dönüşmüş bu savaşlar Müslüman coğrafyalarda, Afrika'da veya Uzak Asya'da cereyan ediyor nasılsa. Bu savaşlar aslında bizzat Batılı güçlerin kendi aralarındaki güç ve kaynak paylaşımının vekaleten yürütüldüğü sahalarda cereyan ediyor olması da işin cabası.Şimdi biraz tuhaf gelen, kabul edilmesi zor gelen şey bu film sahnelerinin kendi topraklarında, Batı'da çekiliyor olması. İzledikçe Batılı seyirci, bunların meğer bir film olmadığını büyük bir şok etkisiyle fark ediyor. Bu şokun etkisiyle tam da içindeki duyguları veya zihninin altındaki düşünceleri ilk anda dışa vurmaktan alıkoyamıyor kendini. İngiltere Prensi William'ın geçtiğimiz gün Londra'daki Ukrayna Kültür Merkezi'ni ziyareti sırasında söylediği sözler tam bu bilinçaltının hesapsızca bir dışavurumuydu: "Savaş ve kan dökülmesinin Avrupa'da değil, Afrika ve Asya'da oldukça normal olduğunu" söyleyen William, Merkez'de hazır bulunan gönüllülere Bunu Avrupa'da görmek bize çok yabancı. Hepimiz arkanızdayız" demeyi de ihmal etmemiş.Bu arada Avrupa Parlamentosu'nda Ukrayna'dan gelen mülteciler üzerine yapılan oturumda İrlandalı parlamenter Clare Daly'nin konuşması Avrupa'nın bu konuda yaşadığı veya yaşamak durumunda kalacağı rahatsızlığı çok net ifade etmiş. Daly, konuşmasında Ukrayna ve Afganistan'a çifte standart uygulandığı eleştirisinde bulunarak, milletvekillerine, Afgan halkının yaşadığı insani krizin neden önemsiz görüldüğünü sordu: "Hiç şüphe yok ki masum sivillerin hayatlarının efendilerinin savaşlarında feda edildiği felaket krizleri zamanlarında yaşıyoruz. Evet, Ukrayna'da ama sadece Ukrayna'da değil. Son genel kuruldan bu yana on binlerce Afgan vatandaşı, gıda ve güvenlik arayışıyla kaçmak zorunda kaldı. 5 milyon çocuk kıtlık, ıstıraplı ve acılı ölümle karşı karşıya, çocuk yaşta evliliklerde yüzde 500 artış görüldü ve hayatta kalsınlar diye satılan çocuklar. Ondan bahsedilmiyor. Burada değil, hiçbir yerde bahsedilmiyor."Daly'nin sorusunu Afganistan'la sınırlı tutmamak lazım elbet. Suriye'den, Yemen'den, Keşmir'den, Myanmar'dan da savaş ve çocuk dramları en güncel haliyle idrak edilebilir. Bütün bunlara karşı sergilenen duyarsızlığın bir de Ukrayna'daki duruma karşı sergilenmesi değil elbet arzu edilecek şey. Tam aksine Ukrayna'da bugünlerde yaşananların insanlığı gözünü din, dil, ırk, coğrafya ayırımı yapmaksızın bütün dünyaya çekmesi. Şimdiye kadar ekranlarında tesadüfen gördüklerinde bile kanal değiştirerek gündemlerinden hemen uzaklaştırdıkları hadiselerin de Ukrayna'daki kadar, tabii ki ondan bile çok daha acı bir biçimde yaşanıyor olduğunu idrak etmeleri. Ukrayna'dan Avrupa'ya doğru yaşanan iltica, savaşın daha ikinci haftasının sonunda iki milyonu aşmış durumda. Bu rakam aslında Suriye'de yaşananların dahi çok ötesinde bir nüfus hareketliliği. Sadece kadın, yaşlı ve çocuğun bulunduğu bu sığınma sürecinde yaşananlar bütün iltica süreçlerindeki tipik dramlar. İnsanın evini, yerini yurdunu terketmek zorunda kalması, başlı başına büyük bir trajedi. Beyaz tenli, mavi gözlü ve Hıristiyan da olsa mülteci olabiliyorsa, artık "mültecilik herkesin başına