Meledenin ardı oruç zamanı

Melede ilk Ramazan'dan önceki akşam namazıyla birlikte yakılan büyük ateşin adıydı. Ramazan'ın başladığını bildiren bir ateşti ve o ateş Ramazan'a girişin büyük bir seremonisi, ritüeli, ilanı ve eşiğiydi.

Siirt'te festivallerin ateşle buluşması Ramazan meledesi gibi bir de Cigor bayramında karşımıza çıkıyor. Şimdilerde hiç eser kalmamış o gelenekten gerçi. Ama yaşadığımız dönemde mart ayının ikinci pazartesi günü kutlanırdı. Akşam ezanı sonrası herkes yine günler öncesinden hazırlanmış odundan meşaleyi (sûke) yakarak kendi damlarından sallamaya başlardı. Damlarda bütün meşalelerin hep birlikte sallanmasıyla oluşturulan ışık hareketleri bütün şehrin katılımıyla gerçekleşen enteresan bir gösteriyi canlandırıyordu. Zamanla bu gösteriye mantar tabancaları ve oyuncak roketlerin patlama sesleri de katılarak yarım saat ile bir saat arasında devam eden bu gürültülü ve ateş görselli gösterinin ardından evlerde pişirilmiş bumbarlar ve sarı burma tatlısı afiyetle yenilerek ne amacı ne de anlamı bilinmeyen bir festivale şehir ahalisi olarak katılım sağlanmış olurdu.

Coğrafi veya kültürel yakınlık dolayısıyla Mecusilere veya ateşi kutsayan başka yakın doğu kültürlerine bağlayanlar çıkabilir ama ne meledede ne de cigorda ateşin kutsanması asla sözkonusu değildi. Bilakis burada, bilhassa birincisinde, kutsanan Ramazan'ın kendisiydi. Ramazan öncesi ve sonrası arasına büyük bir ateş konularak belki Ramazan'ın tabiatında olan yasak alan bir ateş simgeselliğiyle gösterilmiş olurdu. Ateş helal alanla haram alan arasındaki bir sınırdı, bir besmeleydi.

Ramazan meledesi benzer bir form olarak sonradan Nevruz kutlamaları dolayısıyla çok yerde görülmeye başlandı, ama sadece meydanda yakılan ve üzerinden atlanan büyük bir ateş olarak. Nevruz için yakılan ateşlerin odunları için benzer bir gençlik organizasyonu yapılmıyor tabi. Ramazan meledesini yakanların niyetleri de hazırlıkları ve yükledikleri anlam da çok farklı. Nevruz ateşi için belki kısa süre içinde toparlanan odun ve araba lastikleri ile Nevruz ateşi kısa sürede kotarılıyor. Lastikler ve petrol atıkları yüzünden Nevruz ateşinden yükselen dumanlar fazla siyah kalıyor.

Tabi Ramazan meledesinin kendisi kadar, ona hazırlık yapan mahalle gençlerinin 15-20 gün boyunca hiç bitmeyen çalışmaları çok önemliydi. O gençler takvimi nasıl takip ediyorlardı Ramazan'ın yaklaştığını nasıl haber alıp o yaşta kendi aralarında organize olabiliyorlardı Bütün bir şehir böyle bir oyuna nasıl, hiç kimseyi dışarıda bırakmayacak şekilde katılım sağlıyordu Bir oyun ama herkesin çok ciddiye aldığı ve iş birliğinde kendine düşen rolden kaçmadığı bir oyun. Gençler yaptıkları işi çok ciddiye alıyorlardı. O yaşta mahalleyi temsil etme misyonu üstlenmiş oluyorlardı.

Aslında ilk etapta motivasyon tam da buydu. Ramazan'ın anlam ve öneminden ziyade mahalleler arasındaki rekabet ve bu rekabet esnasında mahalleli çocukların içinde oluşan mahalleli kimliği. Grup oluşunca grupta liderlik de oluşur, birileri diğerlerine nazaran öne çıkar ve başı çeker. Böylece daha çocuk yaşta insanlar bencilliğin ötesine geçip bir grup olmanın, aidiyet oluşturmanın, kendilerinin dışında mahalleliyi ilgilendiren bir işe koyulmanın, dayanışmanın kültürünü edinmiş oluyorlar.

Para toplamanın bir yolu yoldan geçenlerin önünü kesip onlardan para istemekti. Bir yolu da ev ev gezip ev ahalisine koro halinde methiyeler söyleyerek odun, şişte (pejik) veya para talep etmekti. Kapısı çalınan evlerden bir şeyler verilecekse bile hemen verilmez, biraz nazlanılır ki çocukların evin nazlı çocukları için methiyeleri uzasın gitsin. Şöyle bir mâni gelirdi mesela:


Hayye meyye khelfi'l beyt Alla'y khelli nes il'beyt Liken 'acîn kı'khtamar Salken iben kemel amar (Yılan evin ardında değilAllah evin halkını bağışlasınSizin mayalanmış hamurunuz varŞimdi ay gibi oğlunuz oldu)