İslam Dünyası Nereye başlıklı Gaziantep Forumunun açılış paneli "Küresel Sistem Meşruiyetini Kaybetti mi" sorusuna cevap arıyordu. Küresel sistemin meşruiyeti Gazze'den sonra çok daha fazla tartışılır hale geldi. Ancak yaşadıklarımızı ve küresel sistemin krizini meşruiyet bağlamına sıkıştırmak o kadar da münasip olmayabilir. Meşruiyet, gücün zor kullanımıyla değil, kabul görmesiyle ilgilidir.
"KÜRESEL SİSTEM MEŞRUİYETİNİ KAYBETTİ Mİ"
Doğrusu, biz meşruiyeti öyle tartışırken, hatta küresel sistemin meşruiyetinin bittiğini bu kadar rahat ilan ederken yaşadığımız gerçekler, meşruiyetinin sonuna kadar tükenmiş olduğu söylenen güçlerin hâlâ büyük bir itibar gördüğünü söylüyor. Bir şeyleri mi kaçırıyoruz Meşruiyeti yanlış yerde mi arıyor veya iddia ediyoruz
Daha pratik bir yoldan giderek meşruiyetin tabiatını, dayanaklarını ve değişkenliğini birkaç sahne üzerinden düşünmek daha doğru olabilir. Birinci sahnemiz 60 yıl boyunca halkına kan kusturan haydut yönetimiyle baba ve oğul Esadların Suriye'deki serencamları.
Bir devletin içerde ve dışarıda meşruiyetini kaybetmesi için bütün şartlar yerine gelmişti aslında. İçerde 1 milyondan fazla insanı katletmiş, 15 milyon insanını yerinden etmiş, hapishaneleri insanlık dışı muamelelerin merkezi haline gelmiş rejim aynı zamanda ülkesinde ürettiği uyuşturucu zehri bütün dünyaya ihraç eden bir mafya düzeniydi. Ancak BM'de Suriye adına konuşma meşruiyetine sahip yine de son gününe kadar Esad olmaya devam etti. Hatta 14 yıl süren ve her aşamada dünyanın lanetlisi haline gelen Esad'ın iktidardaki dayanıklılığı ispatlanmış görününce Arap Birliği'nden İslam İşbirliği Teşkilatına ve birçok Avrupa ülkesine kadar herkes ilişkileri tekrar tesis etme yarışına girdi.
Esad meşruiyetini ahlak-dışı, hukuk-dışı duruş ve uygulamalarını değiştirerek değil, bilakis sadece yıkılmadığını göstererek yeniden tesis etmiş oluyordu. 8 Aralık'taki yıkılışını hiç kimse beklemiyordu. Bu yıkılış mukadder olduğunda ise bir anda tarihin kaydettiği en gayr-ı meşru yüzü ve boyutları ortalığa serildi. Onun yerine insanlık suçlusu Esed'e karşı halk mücadelesi veren HTŞ ve lideri Ahmet el-Şara'ın ABD tarafından ve uluslararası camia tarafından "terör örgütü" listesinden çıkıp bir ülke liderine dönüşmesi birkaç gün içinde gerçekleşti. Burada Esad için meşruiyeti temin eden veya sonradan yok eden şey nedir Şara'da olmayan meşruiyeti tekrar tesis eden şey ne
İkinci sahne Afganistan'dan. Taliban dünyanın en meşru gücü, meşruiyet dağıtan gücü ABD'ye ve bütün müttefiklerine karşı savaşırken hiçbir meşruiyeti olmayan, terörist bir örgüt. Meşru güçlere karşı gayr-ı meşru sayılan yöntemlerle 20 yıl savaştıktan sonra ABD ve müttefiklerini ülkeden kovdu ve fiili bir güç olarak tanındı. Bugün resmi olarak tanınmıyor olsalar da herkes biliyor ki Afganistan'ın tek meşru gücü şimdi onlar.
Türkiye'nin küresel düzenin meşru kurumları BM ve MİNSK grubunca 30 yıl sürüncemede bırakılmış Karabağ işgalini Azerbaycan'a destek vererek bitirme şekli. Libya'da devam eden kaosu bitirmek için yaptığı müdahale vs.
Bütün bunlara ilaveten son bir sahnemiz ise Şarm el-Şeyh'te Trump'ın etrafında dolaşan Avrupa liderleri (İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya vs) ve Arap liderlerin durumu. Bugün Trumpizm paçozluğuyla temsil edilen ABD hegemonyasının meşruiyetinin tükenmiş olduğunu bu fotoğraflara bakarak ne kadar söyleyebiliriz Kuşkusuz çok daha karmaşık tartışmalar ve analizler gerektiren bir konu bu.
GAZA TRİBUNAL (GAZZE MAHKEMESİ)Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından soykırım ve insanlık suçları dolayısıyla hakkında karar verilmiş olan İsrail'in bugün ABD tarafından hala meşru bir devlet olarak kabul ediliyor olması fiili bir durum. İddialarıyla tutarlı bir düzen olsa İsrail diye bir devletin bugün olmaması lazım, belki Almanya'ya kesilen Holokost cezasının aynısı hatta daha fazlası İsrail için kesilmiş olurdu.
Rasyonel, hukuki ve vicdani tutarlılığı kalmamış olan küresel düzen yine de fiili gücü dolayısıyla meşruiyet sürdürüyor. Ama bu onu hukuk, vicdan ve adalet nezdinde yargılamaktan menetmemeli. Bu yargılamanın İstanbul'da yapılması ise işin tabiatına, tarihine ve ruhuna son derece uygun olur.
Tam da bu ruha uygun olarak uluslararası hukukçular, insan hakları örgütleri ve medya platformları, katil İsrail'in Gazze'de işlediği savaş suçlarını araştırmak üzere küresel ve bağımsız bir girişim olarak Gazze Mahkemesini İstanbul'da düzenledi. Uzunca bir süredir birçok ülkede toplanan mahkeme, İstanbul Üniversitesinde düzenlenen nihai oturumu kapsamında, söz konusu suçlara yönelik delil raporlarını sundu.
İstanbul'da düzenlenen "Gazze Mahkemesi" (Gaza Tribunal) 4 gün boyunca Gazze'de İsrail'in işlediği farklı en az 250 soykırım suçunu delilleriyle kayda geçirdi, ilgili tanıklar dinlendi, uzmanların görüşlerine başvuruldu ve sonuçta son derece İsrail'in bütün insanlık suçları, bütün detaylarıyla ortaya konuldu.

19