Her gün defalarca bütün insanlığı öldürür gibi
Bir insanı öldüren bütün insanları öldürmüş gibidir. Hem haksız yere insan öldürmenin korkunçluğu dolayısıyla hem de bir insanın potansiyel olarak sonraki nesillerinin önünü kesmek açısından da. Nihayetinde İnsanlık tarihinde işlenen ilk cinayette Kabil Habil'i öldürünce, sonraki zamanlarda insanlığın türeyebileceği iki kanaldan birini tamamen kurutmuş oldu. Ademoğlu bir nesil sonra Kabiloğlu haline geldi. Habil'in çocuklarına bu dünyada var olma şansı bile tanınmamış oldu. Habiloğullarının tamamının Habil'e benzemesi, onunla aynı huy ve ahlaka sahip olması gerekmeyecekti. Tıpkı Kabil'in yaşayan çocuklarının tamamının Kabil'e benzememiş olduğu gibi. Kabil'in oğullarından iyi insanlar da geldi, peygamberler de, salih insanlar da. İlk cinayet insanın kıskançlığı yüzünden meydana geldi. Kabil Allah'a kurban sunma emrini yerine getirirken Allah'ı kandırabileceği, atlatabileceği vehmine kapıldı. Allah'ın bütün işlerine, hatta dünya işlerine de karışmasından da bıkmış gibiydi. Sekülerlik zannedildiği gibi insanlığın gelişme aşamalarında ortaya çıkan bir duygu veya bir zihinsel-kurumsal gelişme, ileri bir insan ilişkisi modeli değil, ilk insanla birlikte nükseden cahili bir duygu işte. Kabil zaten fazla umursamadığı Allah'ın Kurban emrine istemeye istemeye, kerhen cevap verdi ve yanındaki en değersiz şeyleri sunarak konuyu geçiştirmeye çalıştı. Kendi kurbanının kabul edilmediği kendisine bildirilince, kurbanı kabul edilen Habil'i kıskandı, öfkelendi ve ondan intikam almaya kalkıştı ve öldürdü onu. Dünyada zaten iki kişiydiler ve birisini öldürmüş oldu, bir başka insanlığı daha öldürmüş oldu. Habil'in neslinden gelebilecek olan başka bir insanlığı daha öldürmüş oldu. Ama öldürdükten kısa süre sonra pişman oldu Kabil. Ona bu pişmanlığını hissettiren ve dersini veren de yeri eşeleyen bir karga olmuştur: "Yazıklar olsun bana şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini örtmekten aciz miyim ben" (Maide, 31).İnsanlığın tamamını öldürmüş gibi bir vahamet, bir cürüm, bir dehşet bütün cinayetlerde vardır. Ve her gün dünyada yüzlerce, binlercesi yaşanıyor bu insanlık katliamlarının. Küçük Narin'i katledenler de bütün insanlığı öldürmüş gibidirler, hiç şek şüphe yok. Cinayetin detayları üzerinde duruldukça, detaylar üzerinde konuşuldukça cinayetin korkunçluğu, iğrençliği, içindeki insanın alçalma boyutu çok daha belirgin hale geliyor. İnsan daha ne kadar alçalabilir, masum bir çocuğun hayatına kıymayı göze alacak seviyeden fazla Peki Narin cinayetini başka cinayetlerden farklı kılan ne var ki, neredeyse bir aydır bütün ülkenin bir numaralı konusu olarak gündemde yer alıyor Narin, bu dünyada veya bu ülkede veya hatta Diyarbakır'da insanlığın bu alçaklığını sergilediği ilk kurban mıdır Değil. Diyarbakır'da çocukları ellerinden zorla, hile ile, akılları karıştırılarak alınmış anneler aylardır seslerini dünyaya duyurmaya çalışıyorlar. Her biri birer Narin, her birinin birer hikayesi var. Bunların içinde bazılarının dağda maruz kaldığı muameleler, cinayetlerin hangisine detaylarıyla odaklansanız, bir ay yetecek kadar gündem oluşturabilir. Ama hiçbiri böyle bir gündem oluşturmuyor. Narin'in böyle bir gündemi hak edip etmediğiyle ilgili bir şey değil söylediğim. Bilakis her bir cinayet, her bir mazlum bu kadar gündem olmayı hak ediyor. Hepimizin insanlığına dair elde kalmış ne kadar köz varsa harlamaya değiyor. Belki insani duyarlılıklar artar, canilere karşı öfkemiz de kabarır, bir daha böyle olayların olmasına karşı da elbirliğiyle ortak hassasiyetleri canlı tutarız. Ama bugün Narin'in bu şekilde gündemde olmasına dair böyle bir iyimserlik taşımamızı gerektirecek bir hassasiyet göremiyoruz. Ne yazık ki olayın detaylarına olan ilgi insanların biraz daha dedikodu, biraz daha insani alçalmaya dair ucuz medyatik ilgisinden öteye geçemiyor. Olaydaki her bir detayın ayrı bir hikâye ve ayrı bir hesaplaşma konusu olarak işlenmesi, Narin'in masum bedeninin tam bir hesaplaşma alanı haline çoktan gelmiş olduğunu gösteriyor. DEM'li kadınlar veya siyasiler, mesela, hangi ara konuyu iktidara, HÜDA-PAR'a, Kur'an kurslarına getirdiler, anlayan oldu mu Narin'in hikayesinde bir Kur'an kursu geçiyor, olayın nedensel bağında bunun hiçbir önemi yok.