Hangi Şeriat

Basmakalıp klişelerle düşünmek, sloganlarla konuşmak, ideolojinin dar çerçevesinde kalmak sıradan insanların işidir. İşi gücü insanları manipüle etmek, kendi çıkarları doğrultusunda yönetip itaat ettirmek olan politikacılar mesajlarını düşünceleri harekete geçirerek, düşünceyi teşvik ederek ve uygulayarak iletmez. Düşüncenin özgürce gelişimi ve gösterebildiği sınırlara kadar gitmesi hiçbir zaman işlerine gelmez. Düşünce ancak kendi istediği yere kadar götürüyorsa makbul, muteber ve meşrudur. Kendi istediği yere götürmeyen, kitleleri kendisine kuzu gibi itaat ettirmeyen düşünce ile işleri olmaz. Bazen ortaya düşünce adamı rollerinin kasvetiyle çıkıp da yeterince taraftar toplayınca işi belli siyasetlerin sloganlarına, klişelerine, ideolojilerine bağlayan sofistler kitleleri uyanık siyasetçilere teba kılma vazifesini de profesyonelce yerine getirirler. Bunların arasında zaten yaptığının ne anlama geldiğini ne işe yaradığını bilmeden bu işi inanarak yapanlar da yok değil elbet. Tarihselcilik diye kastığı büyük lafların nasıl bir tarihselliğin ürünü olduğunu görememenin trajikomik durumu bile çok özgün bir şey değil. Tarih boyunca kendini sürekli tekrarlayan sıradan bir gaflet ve delalet hali.Şeriat tartışmaları Türkiye'de hiçbir zaman düşünceye, bilgiye, bilgeliğe en küçük bir derinleşmeye fırsat vermeyen, sadece sloganların konuşulduğu bir alan olmuştur. Bu ülkede İslam Şeriatını lağvedenler onun yerine kendi şeriatlarını hakim kıldılar ve yaptıkları işi haklı göstermek için bütün kötülükleri yükledikleri bir Şeriat klişesi ürettiler. "Kendi şeriatlarını hakim kıldılar" ifademiz de lafın gelişi, yoksa bunların Şeriatları Hıristiyan İsviçre'den, köhne Roma'dan, oradan buradan anlamadan, bilmeden yapılmış ithal ikamesi bir yamamadan ibaret. Müslüman Türk'ün ne tarihine ne örfüne ne sosyolojisine uymayan bir Şeriat uydurdular ve yüz yıldır bu şeriatla yönetiyorlar bu ülkeyi. Bu şeriat, bugünlerde Vahdettin İnce'nin tezkire.net'teki nitelemesiyle Batı Bedevîyeti'nin daha büyük şeriatının bu ülkeye uyarlanmış halinden başka bir şey değil. Bugünlerde İslam Şeriatına sanki başımıza din adına veya bütün siyasi süreçler adına gelen bütün musibetlerin sebebiymiş gibi atıp tutanların gözden kaçırdıkları veya bizzat kendilerinin de gözünden kaçan en temel gerçek en az yüz yıldır bu ülkede İslam Şeriatından bir eser olmadığıdır. Şeriat-İslam özdeşliği elbette birkaç izahat yapmadan kurulamayacak bir şeydir. Şeriat İslam'ın bir vasfı bir özelliğidir. Şeriatsız İslam olmaz. Tıpkı şeriatsız Yahudilik, şeriatsız Hıristiyanlık, şeriatsız herhangi bir din veya siyasal ideoloji olamayacağı gibi. Nitekim şeriatsız Kemalizm de olmuyor ve yüzyıldır bu ülkede geçerli olan bir Kemalist şeriat vardır. Bu dünyada iki yüzyıldır geçerli olan bir Batı Bedevîyeti şeriatı vardır. Bu bedevîyet Osmanlı'nın I. Dünya Savaşında Batı ile olan savaşında yenik düşmesiyle birlikte İslam'ın Şeriatını lağvedip yerine geçti. Bugün İslam dünyası öyle veya böyle Batı Bedeviyetinin şeriatıyla yönetiliyor. Kimsenin yaşadığı hiçbir olumsuzluğun sebebini İslam Şeriatı'na yüklemeye hakkı yok. Bunu yapanlar ancak emperyalistler adına geçerli olan bir şeriatı güçlendirmek, onu haklılaştırmak, onu sürdürebilmek adına yapıyorlar. Bugün Batılı şeriatın bizi getirdiği hal ortada. Dünyaya iki büyük dünya savaşı yaşattı ve bu savaşlarda dünya tarihindeki bütün savaşların toplamından daha fazla insanın en vahşi en barbar şekilde katledilmesini sağladı. Bizdeki şeriatın sadece bir şubesi olduğu Batı Bedeviyetinin şeriatının sicilinde kaç milletin soykırıma tabi tutulması, kaç medeniyetin tarihe gömülmesi var. Bu yetmiyormuş gibi tarihe gömülmüş medeniyetlerin bir daha canlanıp ayağa kalkmaması için bir de tarih ve bilgi katliamına devam ediyor: oryantalizmiyle, tarihyazımıyla, bilimiyle, demokrasi, insan hakları, kalkınma ve modernizm söylemleriyle. Tabi bütün bunlarda kendisine en elverişli hizmetkar yerli ajanlarıyla da.Bir yasa olarak İslam Şeriatı'nın geçerlilik ve varoluş şartının bir siyasal beden, güç ve iktidar olduğunu bilmeyene ilahiyatçı mı denir, siyaset bilimci mi denir, sosyolog mu denir Bugün İslam Şeriatını anayasalarına referans olarak yazmış olan ve temel misyonları aslında her türlü İslami oluşumu boğmak olan bazı ülkeler kafa karıştırıyor olabilir. "Bakın işte Şeriatla yönetilen ülkelerin haline" denilerek katledilmiş Şeriata karşı işlenmiş cinayeti haklılaştırmak için bu ülkeler emsal vazifesi görüyorlar. O ülkelerin yönetim elitlerinin de bizatihi batı bedevîyetinin işbirlikçi yağmacıları olduklarını anlamak